1 |
Gâşiye'nin,dehşeti her tarafı saracak olan o felâketin mahiyeti hakkında elbet sen de bilgi sahibi oldun. |
/content/ayah/audio/hudhaify/088001.mp3
|
هَلْ أَتَاكَ حَدِيثُ الْغَاشِيَةِ |
2 |
Yüzler vardır o gün yere eğilmiştir, zelildir! |
/content/ayah/audio/hudhaify/088002.mp3
|
وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ خَاشِعَةٌ |
3 |
Yorgundur, bitkin mi bitkindir! |
/content/ayah/audio/hudhaify/088003.mp3
|
عَامِلَةٌ نَّاصِبَةٌ |
4 |
Kızgın ateşe girerler. |
/content/ayah/audio/hudhaify/088004.mp3
|
تَصْلَى نَارًا حَامِيَةً |
5 |
Susayınca kaynar su kaynayan bir çeşmeden içerler. |
/content/ayah/audio/hudhaify/088005.mp3
|
تُسْقَى مِنْ عَيْنٍ آنِيَةٍ |
6 |
Yiyecekleri sadece bir dikenden ibarettir. |
/content/ayah/audio/hudhaify/088006.mp3
|
لَّيْسَ لَهُمْ طَعَامٌ إِلَّا مِن ضَرِيعٍ |
7 |
Bu diken ne besleyicidir, ne de açlığı giderir. |
/content/ayah/audio/hudhaify/088007.mp3
|
لَا يُسْمِنُ وَلَا يُغْنِي مِن جُوعٍ |
8 |
Ama yüzler vardır, o gün mutludurlar! |
/content/ayah/audio/hudhaify/088008.mp3
|
وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ نَّاعِمَةٌ |
9 |
Emeklerinin neticesini almadan ötürü gayet memnundurlar. |
/content/ayah/audio/hudhaify/088009.mp3
|
لِسَعْيِهَا رَاضِيَةٌ |
10 |
Pek üstün ve pek muteber bir cennettedirler. |
/content/ayah/audio/hudhaify/088010.mp3
|
فِي جَنَّةٍ عَالِيَةٍ |
11 |
Orada hiç boş söz işitmezler. [19,62; 52,23; 56-25-26] |
/content/ayah/audio/hudhaify/088011.mp3
|
لَّا تَسْمَعُ فِيهَا لَاغِيَةً |
12 |
Orada akan berrak pınarlar... |
/content/ayah/audio/hudhaify/088012.mp3
|
فِيهَا عَيْنٌ جَارِيَةٌ |
13 |
Orada üstün, kıymetli tahtlar... |
/content/ayah/audio/hudhaify/088013.mp3
|
فِيهَا سُرُرٌ مَّرْفُوعَةٌ |
14 |
Hazırlanmış kadehler... |
/content/ayah/audio/hudhaify/088014.mp3
|
وَأَكْوَابٌ مَّوْضُوعَةٌ |
15 |
Dizilmiş koltuklar, yastıklar... |
/content/ayah/audio/hudhaify/088015.mp3
|
وَنَمَارِقُ مَصْفُوفَةٌ |
16 |
Yayılmış halılar ve döşemeler... |
/content/ayah/audio/hudhaify/088016.mp3
|
وَزَرَابِيُّ مَبْثُوثَةٌ |
17 |
O kâfirler bakıp düşünmezler mi: (Mesela) deve nasıl yaratılmış? |
/content/ayah/audio/hudhaify/088017.mp3
|
أَفَلَا يَنظُرُونَ إِلَى الْإِبِلِ كَيْفَ خُلِقَتْ |
18 |
Gök nasıl kurulup uçsuz bucaksız yükseltilmiş? [50,6; 67,3-4] |
/content/ayah/audio/hudhaify/088018.mp3
|
وَإِلَى السَّمَاء كَيْفَ رُفِعَتْ |
19 |
Dağlar nasıl da yeri tutup, dengeleyen direkler halinde dikilmiş. |
/content/ayah/audio/hudhaify/088019.mp3
|
وَإِلَى الْجِبَالِ كَيْفَ نُصِبَتْ |
20 |
Yeryüzü nasıl yayılıp hayata elverişli kılınmış? |
/content/ayah/audio/hudhaify/088020.mp3
|
وَإِلَى الْأَرْضِ كَيْفَ سُطِحَتْ |
21 |
İşte böyle... Sen insanları irşada devam et! Zaten senin görevin sadece irşad edip düşündürmektir. |
/content/ayah/audio/hudhaify/088021.mp3
|
فَذَكِّرْ إِنَّمَا أَنتَ مُذَكِّرٌ |
22 |
Yoksa sen kimseyi zorlayacak değilsin. |
/content/ayah/audio/hudhaify/088022.mp3
|
لَّسْتَ عَلَيْهِم بِمُصَيْطِرٍ |
23 |
Lâkin kim ki imana sırtını döner ve inkâr eder, |
/content/ayah/audio/hudhaify/088023.mp3
|
إِلَّا مَن تَوَلَّى وَكَفَرَ |
24 |
Allah da onu en büyük cezaya çarptırır. |
/content/ayah/audio/hudhaify/088024.mp3
|
فَيُعَذِّبُهُ اللَّهُ الْعَذَابَ الْأَكْبَرَ |
25 |
Elbet onların dönüşü Bize olacaktır. |
/content/ayah/audio/hudhaify/088025.mp3
|
إِنَّ إِلَيْنَا إِيَابَهُمْ |
26 |
Elbet hesaplarını görmek de Bizim işimiz olacaktır. |
/content/ayah/audio/hudhaify/088026.mp3
|
ثُمَّ إِنَّ عَلَيْنَا حِسَابَهُمْ |