Al-Muzzammil

Change Language
Change Surah
Change Recitation

Turkish: Abdulbaki Golpinarli

Play All
# Translation Ayah
1 Ey elbisesine bürünen. يَا أَيُّهَا الْمُزَّمِّلُ
2 Geceleyin kalk namaza ama gecenin az bir kısmında. قُمِ اللَّيْلَ إِلَّا قَلِيلًا
3 Gece yarısında, yahut ondan biraz da sonra. نِصْفَهُ أَوِ انقُصْ مِنْهُ قَلِيلًا
4 Yahut biraz önce ve oku Kur'an'ı, harfleri sayılırcasına, tanetane ve yavaşyavaş. أَوْ زِدْ عَلَيْهِ وَرَتِّلِ الْقُرْآنَ تَرْتِيلًا
5 Gerçekten de sana ağır bir şey vahyedeceğiz. إِنَّا سَنُلْقِي عَلَيْكَ قَوْلًا ثَقِيلًا
6 Şüphe yok ki geceleyin kalkmak, pek meşakkatlidir, fakat ibadet için de gece, pek uygun. إِنَّ نَاشِئَةَ اللَّيْلِ هِيَ أَشَدُّ وَطْءًا وَأَقْوَمُ قِيلًا
7 Şüphe yok ki gündüzün, işingücün vardır. إِنَّ لَكَ فِي اَلنَّهَارِ سَبْحًا طَوِيلًا
8 Ve an Rabbinin adını ve gönlünü ona tam bağla. وَاذْكُرِ اسْمَ رَبِّكَ وَتَبَتَّلْ إِلَيْهِ تَبْتِيلًا
9 Rabbidir doğunun ve batının, yoktur ondan başka tapacak, artık ona dayan, onu koruyucu say. رَبُّ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ فَاتَّخِذْهُ وَكِيلًا
10 Ve sabret dediklerine ve gönlünden onlara aykırı olmakla beraber kötülüklerine karşı vermeyerek bırak onları. وَاصْبِرْ عَلَى مَا يَقُولُونَ وَاهْجُرْهُمْ هَجْرًا جَمِيلًا
11 Ve bana bırak nimet sahibi olan yalanlayanları ve az bir zaman mühlet ver onlara. وَذَرْنِي وَالْمُكَذِّبِينَ أُولِي النَّعْمَةِ وَمَهِّلْهُمْ قَلِيلًا
12 Şüphe yok ki katımızda bağlar var ve koca cehennem var. إِنَّ لَدَيْنَا أَنكَالًا وَجَحِيمًا
13 Ve boğazdan geçmez dikenli yemek var ve elemli bir azap var. وَطَعَامًا ذَا غُصَّةٍ وَعَذَابًا أَلِيمًا
14 O gün, şiddetli bir sarsıntıyla yeryüzü ve dağlar sarsılır ve hepsi de esintiyle tozan kum yığınlarına döner. يَوْمَ تَرْجُفُ الْأَرْضُ وَالْجِبَالُ وَكَانَتِ الْجِبَالُ كَثِيبًا مَّهِيلًا
15 Şüphe yok ki biz, size tanık olmak üzere bir Peygamber gönderdik, nitekim Firavun'a da peygamber göndermiştik. إِنَّا أَرْسَلْنَا إِلَيْكُمْ رَسُولًا شَاهِدًا عَلَيْكُمْ كَمَا أَرْسَلْنَا إِلَى فِرْعَوْنَ رَسُولًا
16 Derken Firavun, peygambere isyan etmişti de onu, pek şiddetli bir surette helak etmiştik. فَعَصَى فِرْعَوْنُ الرَّسُولَ فَأَخَذْنَاهُ أَخْذًا وَبِيلًا
17 Nasıl korursunuz kendinizi, kafir olursanız, o günün şerrinden ki çocukları bile ihtiyarlatır da saçlarını ağartır. فَكَيْفَ تَتَّقُونَ إِن كَفَرْتُمْ يَوْمًا يَجْعَلُ الْوِلْدَانَ شِيبًا
18 Gök, o gün yarılır, vaadi, yerine gelir. السَّمَاء مُنفَطِرٌ بِهِ كَانَ وَعْدُهُ مَفْعُولًا
19 Şüphe yok ki bu, bir öğüttür; artık dileyen, Rabbine yol bulur. إِنَّ هَذِهِ تَذْكِرَةٌ فَمَن شَاء اتَّخَذَ إِلَى رَبِّهِ سَبِيلًا
20 Şüphe yok ki Rabbin daha iyi bilir, gerçekten de senin, gecenin üçte ikisinden ve yarısından daha az ve bazı vakitlerde de üçte biri kadar bir zamanında kalktığını ve seninle beraber bulunanların bir bölüğünün de kalktıklarını ve Allah, gecenin ve gündüzün vakitlerini ölçer; bilmiştir ki siz, onu layıkıyla hesaplayamazsınız, bu yüzden de tövbenizi kabul etmiştir, artık, Kur'an'dan, kolay geleni okuyun; bilmiştir ki sizden hastalar bulunabilir ve bir başka kısmınız da Allah'ın lütfünü, ihsanını elde etmek için yeryüzünde yolculuk eder ve başka bir bölük de Allah yolunda savaşır, artık, ondan, kolay geleni okuyun ve kılın namazı ve verin zekatı ve Allah'a, güzel bir borç verin ve kendiniz için, önceden ne hayır yaparsanız ondan daha hayırlısıyla ve mükafat bakımından daha büyüğüyle bulursunuz onu Allah katında ve yarlıganma dileyin Allah'tan ve şüphe yok ki Allah, suçları örter, rahimdir. إِنَّ رَبَّكَ يَعْلَمُ أَنَّكَ تَقُومُ أَدْنَى مِن ثُلُثَيِ اللَّيْلِ وَنِصْفَهُ وَثُلُثَهُ وَطَائِفَةٌ مِّنَ الَّذِينَ مَعَكَ وَاللَّهُ يُقَدِّرُ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ عَلِمَ أَن لَّن تُحْصُوهُ فَتَابَ عَلَيْكُمْ فَاقْرَؤُوا مَا تَيَسَّرَ مِنَ الْقُرْآنِ عَلِمَ أَن سَيَكُونُ مِنكُم مَّرْضَى وَآخَرُونَ يَضْرِبُونَ فِي الْأَرْضِ يَبْتَغُونَ مِن فَضْلِ اللَّهِ وَآخَرُونَ يُقَاتِلُونَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ فَاقْرَؤُوا مَا تَيَسَّرَ مِنْهُ وَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَآتُوا الزَّكَاةَ وَأَقْرِضُوا اللَّهَ قَرْضًا حَسَنًا وَمَا تُقَدِّمُوا لِأَنفُسِكُم مِّنْ خَيْرٍ تَجِدُوهُ عِندَ اللَّهِ هُوَ خَيْرًا وَأَعْظَمَ أَجْرًا وَاسْتَغْفِرُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
;