An-Nazi'at

Change Language
Change Surah
Change Recitation

Turkish: Suleyman Ates

Play All
# Translation Ayah
1 Andolsun söküp çıkaranlara, وَالنَّازِعَاتِ غَرْقًا
2 Hemen çekip alanlara, وَالنَّاشِطَاتِ نَشْطًا
3 Yüzüp gidenlere, وَالسَّابِحَاتِ سَبْحًا
4 Yarışıp, geçenlere, فَالسَّابِقَاتِ سَبْقًا
5 Derken işi düzenleyenlere! فَالْمُدَبِّرَاتِ أَمْرًا
6 O gün o gürültü sarsar. يَوْمَ تَرْجُفُ الرَّاجِفَةُ
7 Ardından başka bir gürültü gelir. تَتْبَعُهَا الرَّادِفَةُ
8 O gün bazı yürekler çarpar. قُلُوبٌ يَوْمَئِذٍ وَاجِفَةٌ
9 Gözleri (korkudan) aşağı kayar. أَبْصَارُهَا خَاشِعَةٌ
10 Diyorlar ki: "Biz yine eski halimize döndürülecek miyiz?" يَقُولُونَ أَئِنَّا لَمَرْدُودُونَ فِي الْحَافِرَةِ
11 Biz çürümüş kemikler olduktan sonra ha? أَئِذَا كُنَّا عِظَامًا نَّخِرَةً
12 Öyle ise bu, ziyanlı bir dönüştür! dediler. قَالُوا تِلْكَ إِذًا كَرَّةٌ خَاسِرَةٌ
13 O (olay zor değil) bir tek haykırış(a bakmakta)dır. فَإِنَّمَا هِيَ زَجْرَةٌ وَاحِدَةٌ
14 Hemen onlar uyanıklık alanındadırlar. فَإِذَا هُم بِالسَّاهِرَةِ
15 Musa'nın haberi sana geldi mi? هَلْ أتَاكَ حَدِيثُ مُوسَى
16 Hani Rabbi ona Kutsal Vadi'de, "Tuva"'da ünlemişti: إِذْ نَادَاهُ رَبُّهُ بِالْوَادِ الْمُقَدَّسِ طُوًى
17 Fir'avn'a git, çünkü o azdı. اذْهَبْ إِلَى فِرْعَوْنَ إِنَّهُ طَغَى
18 De ki: Arınmağa gönlün var mı? فَقُلْ هَل لَّكَ إِلَى أَن تَزَكَّى
19 Seni Rabbin(in yolun)a ileteyim de O'ndan korkasın. وَأَهْدِيَكَ إِلَى رَبِّكَ فَتَخْشَى
20 Ona büyük mu'cizeyi gösterdi. فَأَرَاهُ الْآيَةَ الْكُبْرَى
21 Fakat o yalanladı, karşı geldi. فَكَذَّبَ وَعَصَى
22 Sonra sırtını döndü; (Musa'nın getirdiklerini iptal etmek için) çalışmağa koyuldu. ثُمَّ أَدْبَرَ يَسْعَى
23 (Adamlarını) Topladı, (onlara) bağırdı: فَحَشَرَ فَنَادَى
24 Ben sizin en yüce Rabbinizim! dedi. فَقَالَ أَنَا رَبُّكُمُ الْأَعْلَى
25 Allah da onu, sonun ve ilkin (ahiretin ve dünyanın) azabıyle cezalandırdı. فَأَخَذَهُ اللَّهُ نَكَالَ الْآخِرَةِ وَالْأُولَى
26 Şüphesiz bunda (Allah'tan) korkacak kimse için ibret vardır. إِنَّ فِي ذَلِكَ لَعِبْرَةً لِّمَن يَخْشَى
27 Yaratılışça siz mi daha çetinsiniz, yoksa gök mü? (Allah) onu yaptı. أَأَنتُمْ أَشَدُّ خَلْقًا أَمِ السَّمَاء بَنَاهَا
28 Kalınlığını (tavanını) yükseltti, onu düzenledi. رَفَعَ سَمْكَهَا فَسَوَّاهَا
29 Gecesini örtüp kararttı, kuşluğunu (güneşinin ışığını) açığa çıkardı. وَأَغْطَشَ لَيْلَهَا وَأَخْرَجَ ضُحَاهَا
30 Bundan sonra da yeri yayıp yuvarlattı. وَالْأَرْضَ بَعْدَ ذَلِكَ دَحَاهَا
31 Ondan suyunu ve otlağını çıkardı, أَخْرَجَ مِنْهَا مَاءهَا وَمَرْعَاهَا
32 Dağları oturttu, وَالْجِبَالَ أَرْسَاهَا
33 Sizin ve hayvanlarınızın geçimi için. مَتَاعًا لَّكُمْ وَلِأَنْعَامِكُمْ
34 Herşeyi bastıran o büyük felaket geldiği zaman, فَإِذَا جَاءتِ الطَّامَّةُ الْكُبْرَى
35 O gün insan, neyin peşinde koşmuş olduğunu hatırlar. يَوْمَ يَتَذَكَّرُ الْإِنسَانُ مَا سَعَى
36 Gören kimseler için cehennem ortaya çıkarılmıştır. وَبُرِّزَتِ الْجَحِيمُ لِمَن يَرَى
37 Artık kim azmışsa, فَأَمَّا مَن طَغَى
38 Ve şu yakın hayatı yeğlemişse, وَآثَرَ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا
39 Onun barınağı cehennemdir. فَإِنَّ الْجَحِيمَ هِيَ الْمَأْوَى
40 Ama kim Rabbinin divanında dur(up hesap ver)mekten korkmuş ve nefsi(ni) kötü heves(ler) den men'etmişse وَأَمَّا مَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّهِ وَنَهَى النَّفْسَ عَنِ الْهَوَى
41 Onun barınağı da cennettir. فَإِنَّ الْجَنَّةَ هِيَ الْمَأْوَى
42 Sana sa'atden soruyorlar: Demir atması (gelip çatması) ne zaman diye. يَسْأَلُونَكَ عَنِ السَّاعَةِ أَيَّانَ مُرْسَاهَا
43 Sen nerede, onun vaktini söylemek nerede?! فِيمَ أَنتَ مِن ذِكْرَاهَا
44 Onun bilgisi Rabbine aittir. إِلَى رَبِّكَ مُنتَهَاهَا
45 Sen ancak, ondan korkacak olanları uyarıcısın. إِنَّمَا أَنتَ مُنذِرُ مَن يَخْشَاهَا
46 Onlar onu gördükleri zaman sanki (dünyada) bir akşam veya onun kuşluk vaktinden fazla kalmamış gibi olurlar. كَأَنَّهُمْ يَوْمَ يَرَوْنَهَا لَمْ يَلْبَثُوا إِلَّا عَشِيَّةً أَوْ ضُحَاهَا
;