Ad-Dahr

Change Language
Change Surah
Change Recitation

Turkish: Suleyman Ates

Play All
# Translation Ayah
1 İnsanın üzerinden, henüz kendisinin anılan bir şey olmadığı uzun bir süre geçmedi mi? هَلْ أَتَى عَلَى الْإِنسَانِ حِينٌ مِّنَ الدَّهْرِ لَمْ يَكُن شَيْئًا مَّذْكُورًا
2 Doğrusu biz insanı, imtihan etmek için karışık bir nutfeden yarattık da onu işitici, görücü yaptık. إِنَّا خَلَقْنَا الْإِنسَانَ مِن نُّطْفَةٍ أَمْشَاجٍ نَّبْتَلِيهِ فَجَعَلْنَاهُ سَمِيعًا بَصِيرًا
3 Biz ona yolu gösterdik: Ya şükredici veya nankör olur. إِنَّا هَدَيْنَاهُ السَّبِيلَ إِمَّا شَاكِرًا وَإِمَّا كَفُورًا
4 Biz, kafirler için zincirler, demir halkalar ve alevli bir ateş hazırlamışızdır. إِنَّا أَعْتَدْنَا لِلْكَافِرِينَ سَلَاسِلَا وَأَغْلَالًا وَسَعِيرًا
5 İyiler de, karışımı kafur olan bir kadehten içerler. إِنَّ الْأَبْرَارَ يَشْرَبُونَ مِن كَأْسٍ كَانَ مِزَاجُهَا كَافُورًا
6 Bir kaynak ki Allah'ın kulları ondan içerler, (istedikleri yere de) fışkırtarak akıtırlar. عَيْنًا يَشْرَبُ بِهَا عِبَادُ اللَّهِ يُفَجِّرُونَهَا تَفْجِيرًا
7 Adaklarını yerine getirirler ve şerri salgın olan bir günden korkarlar. يُوفُونَ بِالنَّذْرِ وَيَخَافُونَ يَوْمًا كَانَ شَرُّهُ مُسْتَطِيرًا
8 Yosula, yetime ve esire sevdikleri yemeği yedirirler: وَيُطْعِمُونَ الطَّعَامَ عَلَى حُبِّهِ مِسْكِينًا وَيَتِيمًا وَأَسِيرًا
9 Biz size sırf Allah rızası için yediriyoruz, sizden bir karşılık ve teşekkür beklemiyoruz. إِنَّمَا نُطْعِمُكُمْ لِوَجْهِ اللَّهِ لَا نُرِيدُ مِنكُمْ جَزَاء وَلَا شُكُورًا
10 Çünkü biz suratsız, çok katı bir gün(ün azabın)dan ötürü Rabbimizden korkarız. (derler). إِنَّا نَخَافُ مِن رَّبِّنَا يَوْمًا عَبُوسًا قَمْطَرِيرًا
11 Allah da onları, o günün şerrinden korumuş, onlar(ın yüzlerin)e parlaklık ve (gönüllerine) sevinç vermiştir. فَوَقَاهُمُ اللَّهُ شَرَّ ذَلِكَ الْيَوْمِ وَلَقَّاهُمْ نَضْرَةً وَسُرُورًا
12 Sabrettiklerinden dolayı onları cennet ve ipekle ödüllendirmiştir! وَجَزَاهُم بِمَا صَبَرُوا جَنَّةً وَحَرِيرًا
13 Orada divanlar üzerinde yastıklara dayanırlar. Orada ne (yakıcı) güneş görürler, ne de dondurucu soğuk. مُتَّكِئِينَ فِيهَا عَلَى الْأَرَائِكِ لَا يَرَوْنَ فِيهَا شَمْسًا وَلَا زَمْهَرِيرًا
14 Cennetin gölgeleri, üzerlerine yaklaşmış, meyvaları da aşağı eğdirildikçe eğdirilmiştir. وَدَانِيَةً عَلَيْهِمْ ظِلَالُهَا وَذُلِّلَتْ قُطُوفُهَا تَذْلِيلًا
15 Yanlarında gümüş kablar, billur kupalar dolaştırılır. وَيُطَافُ عَلَيْهِم بِآنِيَةٍ مِّن فِضَّةٍ وَأَكْوَابٍ كَانَتْ قَوَارِيرَا
16 Öyle gümüş kadehler ki onları istedikleri ölçüde takdir etmişlerdir (istedikleri kadar içki alırlar). قَوَارِيرَ مِن فِضَّةٍ قَدَّرُوهَا تَقْدِيرًا
17 Onlara orada, karışımı zencefil olan kadehten içirilir. وَيُسْقَوْنَ فِيهَا كَأْسًا كَانَ مِزَاجُهَا زَنجَبِيلًا
18 Bir çeşme ki adına Selsebil denir. عَيْنًا فِيهَا تُسَمَّى سَلْسَبِيلًا
19 Çevrelerinde de (öyle) ölümsüz gençler dolaşır ki, onları görsen, kendilerini saçılmış inci sanırsın. وَيَطُوفُ عَلَيْهِمْ وِلْدَانٌ مُّخَلَّدُونَ إِذَا رَأَيْتَهُمْ حَسِبْتَهُمْ لُؤْلُؤًا مَّنثُورًا
20 Orada nereye baksan, bir ni'met ve büyük bir mülk görürsün. وَإِذَا رَأَيْتَ ثَمَّ رَأَيْتَ نَعِيمًا وَمُلْكًا كَبِيرًا
21 (Cennet ehlinin) Üstlerinde yeşil ipekten ince ve kalın giysiler var. Gümüş bilezikler takınmışlardır. Rableri onlara tertemiz bir içki içirmiş(ve şöyle demiş)tir: عَالِيَهُمْ ثِيَابُ سُندُسٍ خُضْرٌ وَإِسْتَبْرَقٌ وَحُلُّوا أَسَاوِرَ مِن فِضَّةٍ وَسَقَاهُمْ رَبُّهُمْ شَرَابًا طَهُورًا
22 Bu, sizin ödülünüzdür. Çalışmanızın karşılığı verilmiştir! إِنَّ هَذَا كَانَ لَكُمْ جَزَاء وَكَانَ سَعْيُكُم مَّشْكُورًا
23 Muhakkak Biziz, Biz ki sana Kur'an'ı parça parça indirdik. إِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا عَلَيْكَ الْقُرْآنَ تَنزِيلًا
24 O halde Rabbinin hükmüne sabret ve onlardan hiçbir günahkara, yahut nanköre ita'at etme. فَاصْبِرْ لِحُكْمِ رَبِّكَ وَلَا تُطِعْ مِنْهُمْ آثِمًا أَوْ كَفُورًا
25 Sabah akşam Rabbinin adını an. وَاذْكُرِ اسْمَ رَبِّكَ بُكْرَةً وَأَصِيلًا
26 Gecenin bir bölümünde O'na secde et ve geceleyin uzun zaman O'nu tesbih eyle (şanının yüceliğini an)! وَمِنَ اللَّيْلِ فَاسْجُدْ لَهُ وَسَبِّحْهُ لَيْلًا طَوِيلًا
27 Bunlar, şu çabuk(geçen dünyay)ı seviyorlar da ötelerindeki ağır bir günü bırakıyorlar. إِنَّ هَؤُلَاء يُحِبُّونَ الْعَاجِلَةَ وَيَذَرُونَ وَرَاءهُمْ يَوْمًا ثَقِيلًا
28 Biz onları yarattık, yapılarını sıkıca bağladık. Dilediğimiz zaman onları benzerleriyle değiştiririz. نَحْنُ خَلَقْنَاهُمْ وَشَدَدْنَا أَسْرَهُمْ وَإِذَا شِئْنَا بَدَّلْنَا أَمْثَالَهُمْ تَبْدِيلًا
29 Bu bir öğüttür. Dileyen, Rabbine varan yolu tutar. إِنَّ هَذِهِ تَذْكِرَةٌ فَمَن شَاء اتَّخَذَ إِلَى رَبِّهِ سَبِيلًا
30 Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Şüphesiz Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. وَمَا تَشَاؤُونَ إِلَّا أَن يَشَاء اللَّهُ إِنَّ اللَّهَ كَانَ عَلِيمًا حَكِيمًا
31 Dilediğini rahmetine sokar. Zalimlere gelince, onlar için acı bir azab hazırlamıştır. يُدْخِلُ مَن يَشَاء فِي رَحْمَتِهِ وَالظَّالِمِينَ أَعَدَّ لَهُمْ عَذَابًا أَلِيمًا
;