At-Tagabun

Change Language
Change Surah
Change Recitation

Turkish: Suleyman Ates

Play All
# Translation Ayah
1 Göklerde ve yerde bulunanların hepsi Allah'ın şanının yüceliğini anmaktadır. Mülk O'nundur, hamd O'nundur. O, herşeye kadirdir. يُسَبِّحُ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
2 Sizi yaratan O'dur. Kiminiz kafirdir, kiminiz mü'min. Allah yaptıklarınızı görmektedir. هُوَ الَّذِي خَلَقَكُمْ فَمِنكُمْ كَافِرٌ وَمِنكُم مُّؤْمِنٌ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ
3 Gökleri ve yeri hak (hikmet) ile yarattı, sizi biçimlendirdi, biçimlerinizi güzel yaptı. Dönüş O'nadır. خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ بِالْحَقِّ وَصَوَّرَكُمْ فَأَحْسَنَ صُوَرَكُمْ وَإِلَيْهِ الْمَصِيرُ
4 Göklerde ve yerde bulunanları bilir, gizlediğiniz ve açığa vurduğunuz şeyleri de bilir. Allah, göğüslerin özünü bilendir. يَعْلَمُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَيَعْلَمُ مَا تُسِرُّونَ وَمَا تُعْلِنُونَ وَاللَّهُ عَلِيمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ
5 Daha önce inkar etmiş olanların haberi size gelmedi mi? (Onlar), işlerinin vebalini taddılar ve onlar için acı bir azab da vardır. أَلَمْ يَأْتِكُمْ نَبَأُ الَّذِينَ كَفَرُوا مِن قَبْلُ فَذَاقُوا وَبَالَ أَمْرِهِمْ وَلَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ
6 Çünkü onlara elçileri, açık deliller getirirlerdi, fakat onlar, "Bir insan mı bize yol gösterecek" deyip inkar ettiler ve yüz çevirdiler. Allah da (hiçbir şeye) muhtaç olmadığını gösterdi. Allah zengindir, övülmüştür. ذَلِكَ بِأَنَّهُ كَانَت تَّأْتِيهِمْ رُسُلُهُم بِالْبَيِّنَاتِ فَقَالُوا أَبَشَرٌ يَهْدُونَنَا فَكَفَرُوا وَتَوَلَّوا وَّاسْتَغْنَى اللَّهُ وَاللَّهُ غَنِيٌّ حَمِيدٌ
7 İnkar edenler, kesinlikle diriltilmeyeceklerini sandılar. De ki: "Hayır, Rabbim hakkı için mutlaka diriltileceksiniz, sonra yaptıklarınız size haber verilecektir. Bu, Allah'a göre kolaydır. زَعَمَ الَّذِينَ كَفَرُوا أَن لَّن يُبْعَثُوا قُلْ بَلَى وَرَبِّي لَتُبْعَثُنَّ ثُمَّ لَتُنَبَّؤُنَّ بِمَا عَمِلْتُمْ وَذَلِكَ عَلَى اللَّهِ يَسِيرٌ
8 Artık Allah'a, Elçisine ve indirdiğimiz ışığa inanın. Allah, yaptıklarınızı haber almaktadır. فَآمِنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَالنُّورِ الَّذِي أَنزَلْنَا وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرٌ
9 Toplantı günü için sizi topladığı gün, işte o aldanma günüdür. Kim Allah'a inanır ve yararlı iş yaparsa (Allah) onun kötülüklerini örter ve onu, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokar, orada ebedi kalırlar. İşte büyük başarı budur. يَوْمَ يَجْمَعُكُمْ لِيَوْمِ الْجَمْعِ ذَلِكَ يَوْمُ التَّغَابُنِ وَمَن يُؤْمِن بِاللَّهِ وَيَعْمَلْ صَالِحًا يُكَفِّرْ عَنْهُ سَيِّئَاتِهِ وَيُدْخِلْهُ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا ذَلِكَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ
10 Nankörlük eden ve ayetlerimizi yalanlayanlar ise ateş halkıdır. Orada sürekli kalacaklardır. Ne kötü gidilecek yerdir orası! وَالَّذِينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِآيَاتِنَا أُوْلَئِكَ أَصْحَابُ النَّارِ خَالِدِينَ فِيهَا وَبِئْسَ الْمَصِيرُ
11 Başa gelen her musibet Allah'ın izniyledir. Kim Allah'a inanırsa (Allah) onun kalbini doğru(düşünce)ye iletir. Allah, herşeyi bilendir. مَا أَصَابَ مِن مُّصِيبَةٍ إِلَّا بِإِذْنِ اللَّهِ وَمَن يُؤْمِن بِاللَّهِ يَهْدِ قَلْبَهُ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
12 Allah'a ita'at edin, Elçiye ita'at edin. Eğer dönerseniz (bilin ki) Elçimize düşen, açıkça duyurmaktır. وَأَطِيعُوا اللَّهَ وَأَطِيعُوا الرَّسُولَ فَإِن تَوَلَّيْتُمْ فَإِنَّمَا عَلَى رَسُولِنَا الْبَلَاغُ الْمُبِينُ
13 Allah ki O'ndan başka tanrı yoktur. Mü'minler Allah'a dayansınlar. اللَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ وَعَلَى اللَّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ
14 Ey inananlar, eşlerinizden ve çocuklarınızdan bazıları size düşmandır. Onlardan sakının. Ama affeder, hoşgörür, bağışlarsanız muhakkak ki Allah da bağışlayandır, esirgeyendir (O da sizi bağışlar). يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِنَّ مِنْ أَزْوَاجِكُمْ وَأَوْلَادِكُمْ عَدُوًّا لَّكُمْ فَاحْذَرُوهُمْ وَإِن تَعْفُوا وَتَصْفَحُوا وَتَغْفِرُوا فَإِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
15 Mallarınız ve evladlarınız bir fitne(sınav)dir, (Allah, onlarla sizi imtihan etmektedir). Allah ise, işte büyük ödül O'nun yanındadır. إِنَّمَا أَمْوَالُكُمْ وَأَوْلَادُكُمْ فِتْنَةٌ وَاللَّهُ عِندَهُ أَجْرٌ عَظِيمٌ
16 Öyle ise gücünüz yettiği kadar Allah'tan korkun, (O'nun öğütlerini) dinleyin, (O'na) ita'at edin ve kendi iyiliğinize olarak (mallarınızı Allah uğrunda) harcayın. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa işte onlar, başarıya erenlerdir. فَاتَّقُوا اللَّهَ مَا اسْتَطَعْتُمْ وَاسْمَعُوا وَأَطِيعُوا وَأَنفِقُوا خَيْرًا لِّأَنفُسِكُمْ وَمَن يُوقَ شُحَّ نَفْسِهِ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
17 Eğer Allah'a güzel borç verirseniz, Allah onu sizin için kat kat yapar ve sizi bağışlar. Allah karşılık verendir, halimdir (hoşgörülüdür). إِن تُقْرِضُوا اللَّهَ قَرْضًا حَسَنًا يُضَاعِفْهُ لَكُمْ وَيَغْفِرْ لَكُمْ وَاللَّهُ شَكُورٌ حَلِيمٌ
18 Görünmeyeni ve görüneni bilendir. (O'na hiçbir şey gizli kalmaz, O,) Azizdir, hakimdir (üstündür, hüküm ve hikmet sahibidir). عَالِمُ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ
;