1 |
Yemin olsun soluyuşlarıyla ses çıkararak koşanlara/nefes nefese saldıranlara, |
/content/ayah/audio/hudhaify/100001.mp3
|
وَالْعَادِيَاتِ ضَبْحًا |
2 |
Çakıp çakıp ateş çıkaranlara, |
/content/ayah/audio/hudhaify/100002.mp3
|
فَالْمُورِيَاتِ قَدْحًا |
3 |
Sabahleyin akın edenlere/baskın yapıp toprak fethedenlere, |
/content/ayah/audio/hudhaify/100003.mp3
|
فَالْمُغِيرَاتِ صُبْحًا |
4 |
Derken, onunla toz duman çıkaranlara, |
/content/ayah/audio/hudhaify/100004.mp3
|
فَأَثَرْنَ بِهِ نَقْعًا |
5 |
Derken, onunla bir topluluğun ortasına dalanlara ki, |
/content/ayah/audio/hudhaify/100005.mp3
|
فَوَسَطْنَ بِهِ جَمْعًا |
6 |
İnsan, Rabbine karşı gerçekten çok nankördür! |
/content/ayah/audio/hudhaify/100006.mp3
|
إِنَّ الْإِنسَانَ لِرَبِّهِ لَكَنُودٌ |
7 |
Ve kendisi de buna iyiden iyiye tanıktır. |
/content/ayah/audio/hudhaify/100007.mp3
|
وَإِنَّهُ عَلَى ذَلِكَ لَشَهِيدٌ |
8 |
O, mal ve servet arzusu yüzünden alabildiğine katıdır. |
/content/ayah/audio/hudhaify/100008.mp3
|
وَإِنَّهُ لِحُبِّ الْخَيْرِ لَشَدِيدٌ |
9 |
Bilmez mi ki o, kabirler içindekiler dışarı fırlatıldığında, |
/content/ayah/audio/hudhaify/100009.mp3
|
أَفَلَا يَعْلَمُ إِذَا بُعْثِرَ مَا فِي الْقُبُورِ |
10 |
Göğüslerin içindekiler derlenip toplandığında, |
/content/ayah/audio/hudhaify/100010.mp3
|
وَحُصِّلَ مَا فِي الصُّدُورِ |
11 |
Hiç kuşkusuz, o gün, Rableri onlardan iyice haberdar olacaktır. |
/content/ayah/audio/hudhaify/100011.mp3
|
إِنَّ رَبَّهُم بِهِمْ يَوْمَئِذٍ لَّخَبِيرٌ |