Al-Mursalat

  1. Home
  2. Translation
  3. Turkish: Suat Yildirim
Change Language
Change Surah
Change Recitation

Turkish: Suat Yildirim

 Play All
# Translation Ayah
1 İyilik için birbirinin peşinden gönderilenler, وَالْمُرْسَلَاتِ عُرْفًا
2 Esip savuranlar, فَالْعَاصِفَاتِ عَصْفًا
3 Tohumlarını yaydıkça yayanlar, وَالنَّاشِرَاتِ نَشْرًا
4 Hakla batılı, doğru ile eğriyi ayırt edenler, فَالْفَارِقَاتِ فَرْقًا
5 Hak sahiplerine özür, yahut haksızlara tehdit olarak vahyi getiren melekler hakkı için: فَالْمُلْقِيَاتِ ذِكْرًا
6 Hak sahiplerine özür, yahut haksızlara tehdit olarak vahyi getiren melekler hakkı için: عُذْرًا أَوْ نُذْرًا
7 Size vâd edilen mutlaka gerçekleşecektir. إِنَّمَا تُوعَدُونَ لَوَاقِعٌ
8 Yıldızların ışığı söndürüldüğü zaman, فَإِذَا النُّجُومُ طُمِسَتْ
9 Gök yarıldığı zaman, وَإِذَا السَّمَاء فُرِجَتْ
10 Dağlar parçalanıp savrulduğu zaman, وَإِذَا الْجِبَالُ نُسِفَتْ
11 Resullere ümmetleri hakkında şahitlik vakitleri belirlendiği zaman; beklenen kıyamet kopmuştur. وَإِذَا الرُّسُلُ أُقِّتَتْ
12 Bunlar hangi güne ertelendiler? لِأَيِّ يَوْمٍ أُجِّلَتْ
13 “Hüküm gününe!” لِيَوْمِ الْفَصْلِ
14 “Hüküm günü” nedir bilir misin? وَمَا أَدْرَاكَ مَا يَوْمُ الْفَصْلِ
15 Hakkı yalan sayanların o gün vay hallerine! وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ
16 Biz o peygamberleri reddedenlerden öncekileri yok etmedik mi? أَلَمْ نُهْلِكِ الْأَوَّلِينَ
17 Sonra gidenleri de onların ardına takarız. ثُمَّ نُتْبِعُهُمُ الْآخِرِينَ
18 İşte suçlu kâfirlere Biz böyle davranırız. كَذَلِكَ نَفْعَلُ بِالْمُجْرِمِينَ
19 Hakkı yalan sayanların o gün, vay hallerine! وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ
20 Biz sizi basit bir sudan yaratmadık mı? أَلَمْ نَخْلُقكُّم مِّن مَّاء مَّهِينٍ
21 Sonra da o meni nutfesini belirli bir süreye kadar sağlam bir yere yerleştirdik. [23,13] فَجَعَلْنَاهُ فِي قَرَارٍ مَّكِينٍ
22 Sonra da o meni nutfesini belirli bir süreye kadar sağlam bir yere yerleştirdik. [23,13] إِلَى قَدَرٍ مَّعْلُومٍ
23 Biz işte böyle takdir ettik. Ne güzel takdir ederiz Biz! فَقَدَرْنَا فَنِعْمَ الْقَادِرُونَ
24 Hakkı yalan sayanların o gün, vay hallerine! وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ
25 Gerek diriler ve gerek ölüler için Biz dünyayı toplanma yeri kılmadık mı? أَلَمْ نَجْعَلِ الْأَرْضَ كِفَاتًا
26 Gerek diriler ve gerek ölüler için Biz dünyayı toplanma yeri kılmadık mı? أَحْيَاء وَأَمْوَاتًا
27 Orada, sağlam yüksek dağlar yarattık ve size tatlı bir su ihsan ettik. وَجَعَلْنَا فِيهَا رَوَاسِيَ شَامِخَاتٍ وَأَسْقَيْنَاكُم مَّاء فُرَاتًا
28 Hakkı yalan sayanların o gün, vay hallerine! وَيْلٌ يوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ
29 Nankörlere ise şöyle denir: “Haydi, durmayın yalan dediğiniz o azaba girin bakalım!” انطَلِقُوا إِلَى مَا كُنتُم بِهِ تُكَذِّبُونَ
30 Üç kola ayrılmış gölgeye gidin. انطَلِقُوا إِلَى ظِلٍّ ذِي ثَلَاثِ شُعَبٍ
31 Gidin ama, o, ateşten sizi korumaz, gölgelik olmaz. لَا ظَلِيلٍ وَلَا يُغْنِي مِنَ اللَّهَبِ
32 O, birer saray gibi kıvılcımlar atar. إِنَّهَا تَرْمِي بِشَرَرٍ كَالْقَصْرِ
33 O kıvılcımlardan her biri, sanki birer deve yavrusudur! كَأَنَّهُ جِمَالَتٌ صُفْرٌ
34 Hakkı yalan sayanların o gün vay hallerine! وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ
35 Bugün, kâfirlerin konuşamayacakları bir gündür. هَذَا يَوْمُ لَا يَنطِقُونَ
36 Kendilerine konuşma izni verilmez ki özür dilesinler. وَلَا يُؤْذَنُ لَهُمْ فَيَعْتَذِرُونَ
37 Hakkı yalan sayanların o gün, vay hallerine! وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ
38 Bu gün karar ve hüküm günüdür.Sizi de, önce gelip geçmiş olanları da bir araya topladık. هَذَا يَوْمُ الْفَصْلِ جَمَعْنَاكُمْ وَالْأَوَّلِينَ
39 İşte hepiniz bir aradasınız. Kurtulmak için, bir düzeniniz, bir hileniz varsa, hiç durmayın, derhal uygulayın! فَإِن كَانَ لَكُمْ كَيْدٌ فَكِيدُونِ
40 Hakkı yalan sayanların o gün, vay hallerine! وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ
41 Allah'a karşı gelmekten sakınanlar ise o gün gölgeliklerde, pınar başlarındadırlar. إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي ظِلَالٍ وَعُيُونٍ
42 Arzu ettikleri her türlü meyveyi bulurlar. وَفَوَاكِهَ مِمَّا يَشْتَهُونَ
43 Dünyada yaptıklarınızdan ötürü âfiyetle yiyin, için! كُلُوا وَاشْرَبُوا هَنِيئًا بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
44 Biz iyi hareket edenleri işte böyle ödüllendiririz. إِنَّا كَذَلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنينَ
45 Hakkı yalan sayanların o gün, vay hallerine! وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ
46 Ey kâfirler! Yiyin, azıcık zevkedin bakalım. Gerçek şu ki siz mücrimsiniz. كُلُوا وَتَمَتَّعُوا قَلِيلًا إِنَّكُم مُّجْرِمُونَ
47 Hakkı yalan sayanların o gün, vay hallerine! وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ
48 Onlara: Haydin Allah'a boyun eğin denildiğinde, boyun eğmezler. وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ ارْكَعُوا لَا يَرْكَعُونَ
49 Hakkı yalan sayanların o gün, vay hallerine! وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ
50 Artık bu Kur'ân’a da inanmazlarsa, hangi söze inanırlar acaba? فَبِأَيِّ حَدِيثٍ بَعْدَهُ يُؤْمِنُونَ
Next Surah An-Nabaa
;