At-Tur

  1. Home
  2. Translation
  3. Turkish: Edip Yüksel
Change Language
Change Surah
Change Recitation

Turkish: Edip Yüksel

 Play All
# Translation Ayah
1 Andolsun Tur'a, وَالطُّورِ
2 Kaydedilmiş kitaba, وَكِتَابٍ مَّسْطُورٍ
3 Ki parşömen üzerinde yayımlanmış. فِي رَقٍّ مَّنشُورٍ
4 Sık sık ziyaret edilen Eve (Kabe'ye), وَالْبَيْتِ الْمَعْمُورِ
5 Yükseltilmiş tavana, وَالسَّقْفِ الْمَرْفُوعِ
6 Ve kaynatılmış denize... وَالْبَحْرِ الْمَسْجُورِ
7 Rabbinin cezalandırması kesinlikle gerçekleşecektir. إِنَّ عَذَابَ رَبِّكَ لَوَاقِعٌ
8 Onu engelleyecek hiç bir güç yoktur. مَا لَهُ مِن دَافِعٍ
9 O gün gök sallanıp sarsılacak, يَوْمَ تَمُورُ السَّمَاء مَوْرًا
10 Dağlar yürütülüp silinecek, وَتَسِيرُ الْجِبَالُ سَيْرًا
11 Yalanlayanların vay haline o gün! فَوَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ
12 Onlar ki bir bataklıkta oynamaktadırlar. الَّذِينَ هُمْ فِي خَوْضٍ يَلْعَبُونَ
13 Cehennem ateşine itildikleri gün: يَوْمَ يُدَعُّونَ إِلَى نَارِ جَهَنَّمَ دَعًّا
14 İşte, yalanlamakta olduğunuz Ateş budur. هَذِهِ النَّارُ الَّتِي كُنتُم بِهَا تُكَذِّبُونَ
15 Bu bir büyü müdür, yoksa siz mi görmüyorsunuz? أَفَسِحْرٌ هَذَا أَمْ أَنتُمْ لَا تُبْصِرُونَ
16 Orda yanın. İster sabredin, ister sabretmeyin sizin için değişmeyecektir. Yaptığınızın karşılığını görmektesiniz. اصْلَوْهَا فَاصْبِرُوا أَوْ لَا تَصْبِرُوا سَوَاء عَلَيْكُمْ إِنَّمَا تُجْزَوْنَ مَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
17 Erdemliler bahçeler ve nimetler içindedir. إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي جَنَّاتٍ وَنَعِيمٍ
18 Rab'lerinin kendilerine vermiş olduğu şeylerden zevk duyarlar. Rab'leri onları cehennem azabından korumuştur. فَاكِهِينَ بِمَا آتَاهُمْ رَبُّهُمْ وَوَقَاهُمْ رَبُّهُمْ عَذَابَ الْجَحِيمِ
19 Yapmış olduklarınıza karşılık afiyetle yeyin, için. كُلُوا وَاشْرَبُوا هَنِيئًا بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
20 Dizilmiş koltuklara yaslanmışlardır ve onları güzel eşlerle eşlendirmişizdir. مُتَّكِئِينَ عَلَى سُرُرٍ مَّصْفُوفَةٍ وَزَوَّجْنَاهُم بِحُورٍ عِينٍ
21 Soyları tarafından izlenen inananlara soylarını da katarız ve onların yaptıklarından hiç bir şeyi eksiltmeyiz. Herkes kazanmış olduğu şeylerin bir ipoteğidir. وَالَّذِينَ آمَنُوا وَاتَّبَعَتْهُمْ ذُرِّيَّتُهُم بِإِيمَانٍ أَلْحَقْنَا بِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَمَا أَلَتْنَاهُم مِّنْ عَمَلِهِم مِّن شَيْءٍ كُلُّ امْرِئٍ بِمَا كَسَبَ رَهِينٌ
22 Onlara canlarının istediği meyveden ve etten bol bol veririz. وَأَمْدَدْنَاهُم بِفَاكِهَةٍ وَلَحْمٍ مِّمَّا يَشْتَهُونَ
23 Orada birbirlerinden kadeh kapışırlar, onda ne bir saçmalama, ne de bir günaha girme vardır. يَتَنَازَعُونَ فِيهَا كَأْسًا لَّا لَغْوٌ فِيهَا وَلَا تَأْثِيمٌ
24 Çevrelerinde, inciler gibi korunmuş kendilerine ait hizmetkarlar (servis için) dolaşıp durur. وَيَطُوفُ عَلَيْهِمْ غِلْمَانٌ لَّهُمْ كَأَنَّهُمْ لُؤْلُؤٌ مَّكْنُونٌ
25 Birbirlerine dönüp geçmişi anarlar: وَأَقْبَلَ بَعْضُهُمْ عَلَى بَعْضٍ يَتَسَاءلُونَ
26 "Daha önce halkımızın arasında çekinirdik," derler, قَالُوا إِنَّا كُنَّا قَبْلُ فِي أَهْلِنَا مُشْفِقِينَ
27 "ALLAH bize iyilik etti de bizi içe işleyen azaptan korudu." فَمَنَّ اللَّهُ عَلَيْنَا وَوَقَانَا عَذَابَ السَّمُومِ
28 "Biz daha önce O'na yalvarırdık; O, İyilik edendir, Rahimdir." إِنَّا كُنَّا مِن قَبْلُ نَدْعُوهُ إِنَّهُ هُوَ الْبَرُّ الرَّحِيمُ
29 Sen öğüt ver. Rabbinin sana olan iyiliği sayesinde sen ne bir kahinsin, ne de deli. فَذَكِّرْ فَمَا أَنتَ بِنِعْمَتِ رَبِّكَ بِكَاهِنٍ وَلَا مَجْنُونٍ
30 Yoksa, "O bir şairdir, onun ölmesini bekliyoruz." mu diyorlar? أَمْ يَقُولُونَ شَاعِرٌ نَّتَرَبَّصُ بِهِ رَيْبَ الْمَنُونِ
31 De ki, "Bekleyedurun; ben de sizinle birlikte beklemekteyim." قُلْ تَرَبَّصُوا فَإِنِّي مَعَكُم مِّنَ الْمُتَرَبِّصِينَ
32 Bunları rüyalarının etkisiyle mi söylüyorlar, yoksa onlar haddi aşan bir topluluk mudur? أَمْ تَأْمُرُهُمْ أَحْلَامُهُم بِهَذَا أَمْ هُمْ قَوْمٌ طَاغُونَ
33 Yoksa, "Onu kendi uydurdu" mu diyorlar? Hayır, onlar inanmazlar. أَمْ يَقُولُونَ تَقَوَّلَهُ بَل لَّا يُؤْمِنُونَ
34 Doğru sözlüler iseler bunun benzeri bir hadis getirsinler. فَلْيَأْتُوا بِحَدِيثٍ مِّثْلِهِ إِن كَانُوا صَادِقِينَ
35 Onlar yokluktan mı yaratıldılar? Yoksa yaratanlar kendileri mi? أَمْ خُلِقُوا مِنْ غَيْرِ شَيْءٍ أَمْ هُمُ الْخَالِقُونَ
36 Gökleri ve yeri onlar mı yarattılar? Doğrusu, onlar kesin bir inanca sahip olmazlar. أَمْ خَلَقُوا السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ بَل لَّا يُوقِنُونَ
37 Yoksa Rabbinin hazineleri onların mı yanındadır? Onlar mı kontrol etmektedirler? أَمْ عِندَهُمْ خَزَائِنُ رَبِّكَ أَمْ هُمُ الْمُصَيْطِرُونَ
38 Yoksa üzerine çıkıp (vahyi) dinledikleri bir merdivenleri mi var? Öyleyse dinleyicileri açık bir delil getirsin. أَمْ لَهُمْ سُلَّمٌ يَسْتَمِعُونَ فِيهِ فَلْيَأْتِ مُسْتَمِعُهُم بِسُلْطَانٍ مُّبِينٍ
39 Yoksa kızlar O'na, oğullar size mi? أَمْ لَهُ الْبَنَاتُ وَلَكُمُ الْبَنُونَ
40 Yoksa sen onlardan bir ücret istiyorsun da bu onlara ağır bir borç mu yüklüyor? أَمْ تَسْأَلُهُمْ أَجْرًا فَهُم مِّن مَّغْرَمٍ مُّثْقَلُونَ
41 Yoksa gizemlerin bilgisine mi sahipler ve onu kendileri mi yazıyorlar? أَمْ عِندَهُمُ الْغَيْبُ فَهُمْ يَكْتُبُونَ
42 Yoksa bir planı mı uygulamak istiyorlar? Halbuki kafirlerin kendileri bir plana mahkum edilmiştir. أَمْ يُرِيدُونَ كَيْدًا فَالَّذِينَ كَفَرُوا هُمُ الْمَكِيدُونَ
43 Yoksa ALLAH'tan başka tanrıları mı vardır? ALLAH onların ortak koştuklarından yücedir. أَمْ لَهُمْ إِلَهٌ غَيْرُ اللَّهِ سُبْحَانَ اللَّهِ عَمَّا يُشْرِكُونَ
44 Gökten bir parçanın düştüğünü görseler, "Bulut kümesidir!" derler. وَإِن يَرَوْا كِسْفًا مِّنَ السَّمَاء سَاقِطًا يَقُولُوا سَحَابٌ مَّرْكُومٌ
45 Çarpılacakları günlerine kavuşuncaya kadar onları bırak. فَذَرْهُمْ حَتَّى يُلَاقُوا يَوْمَهُمُ الَّذِي فِيهِ يُصْعَقُونَ
46 O gün, planları kendilerini hiç bir şeyden korumayacak ve yardım da görmeyeceklerdir. يَوْمَ لَا يُغْنِي عَنْهُمْ كَيْدُهُمْ شَيْئًا وَلَا هُمْ يُنصَرُونَ
47 Zulmedenlere bunun dışında bir ceza daha vardır, fakat çokları bilmezler. وَإِنَّ لِلَّذِينَ ظَلَمُوا عَذَابًا دُونَ ذَلِكَ وَلَكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لَا يَعْلَمُونَ
48 Rabbinin hükmü gerçekleşinceye kadar sabret sen gözlerimiz önündesin ve kalktığın zaman Rabbini överek yücelt. وَاصْبِرْ لِحُكْمِ رَبِّكَ فَإِنَّكَ بِأَعْيُنِنَا وَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ حِينَ تَقُومُ
49 Geceleyin ve yıldızlar kaybolurken O'nu yücelt. وَمِنَ اللَّيْلِ فَسَبِّحْهُ وَإِدْبَارَ النُّجُومِ
Next Surah An-Najm
;