1 |
Bazı ayetlerimizi kendisine göstermek için kulunu geceleyin (Mekke'deki) Kutsal Mescitten, çevresini kutlu kıldığı en uzak mescide (secde yerine) alıp götüren çok Yücedir. O kuşkusuz İşitendir, Görendir |
/content/ayah/audio/hudhaify/017001.mp3
|
سُبْحَانَ الَّذِي أَسْرَى بِعَبْدِهِ لَيْلاً مِّنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ إِلَى الْمَسْجِدِ الأَقْصَى الَّذِي بَارَكْنَا حَوْلَهُ لِنُرِيَهُ مِنْ آيَاتِنَا إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ البَصِيرُ |
2 |
Aynı şekilde, Musa'ya kitabı vermiştik. İsrail oğullarını şu gerçeğe iletmek için: "Benden başka bir sahip edinmeyin." |
/content/ayah/audio/hudhaify/017002.mp3
|
وَآتَيْنَا مُوسَى الْكِتَابَ وَجَعَلْنَاهُ هُدًى لِّبَنِي إِسْرَائِيلَ أَلاَّ تَتَّخِذُواْ مِن دُونِي وَكِيلاً |
3 |
Onlar, Nuh ile birlikte taşıttığımız kimselerin soyudur; o şükreden bir kuldu |
/content/ayah/audio/hudhaify/017003.mp3
|
ذُرِّيَّةَ مَنْ حَمَلْنَا مَعَ نُوحٍ إِنَّهُ كَانَ عَبْدًا شَكُورًا |
4 |
Kitapta, İsrail oğullarına: "Yeryüzünde iki kere bozgunculuk çıkaracaksınız ve alabildiğine kibirleneceksiniz," diye bildirdik, |
/content/ayah/audio/hudhaify/017004.mp3
|
وَقَضَيْنَا إِلَى بَنِي إِسْرَائِيلَ فِي الْكِتَابِ لَتُفْسِدُنَّ فِي الأَرْضِ مَرَّتَيْنِ وَلَتَعْلُنَّ عُلُوًّا كَبِيرًا |
5 |
"Birincisinin zamanı gelince, büyük güce sahip kullarımızı üstünüze göndeririz. Evlerinize kadar girerek araştırırlar. Gerçekleşmesi gereken bir sözdü bu." |
/content/ayah/audio/hudhaify/017005.mp3
|
فَإِذَا جَاء وَعْدُ أُولاهُمَا بَعَثْنَا عَلَيْكُمْ عِبَادًا لَّنَا أُوْلِي بَأْسٍ شَدِيدٍ فَجَاسُواْ خِلاَلَ الدِّيَارِ وَكَانَ وَعْدًا مَّفْعُولاً |
6 |
"Sonra onları yenme olanağını size vereceğiz, sizi mal ve soy ile destekleyerek savaşçılarınızı çoğaltacağız." |
/content/ayah/audio/hudhaify/017006.mp3
|
ثُمَّ رَدَدْنَا لَكُمُ الْكَرَّةَ عَلَيْهِمْ وَأَمْدَدْنَاكُم بِأَمْوَالٍ وَبَنِينَ وَجَعَلْنَاكُمْ أَكْثَرَ نَفِيرًا |
7 |
"İyi davranırsanız, kendiniz için iyi davranmış olursunuz. Kötü davranırsanız yine kendiniz içindir. Sonuncusunun zamanı gelince, sizi kedere boğacaklar ve ilk defa girdikleri gibi mescide girecekler. Ele geçirdiklerini yerle bir edecekler." |
/content/ayah/audio/hudhaify/017007.mp3
|
إِنْ أَحْسَنتُمْ أَحْسَنتُمْ لِأَنفُسِكُمْ وَإِنْ أَسَأْتُمْ فَلَهَا فَإِذَا جَاء وَعْدُ الآخِرَةِ لِيَسُوؤُواْ وُجُوهَكُمْ وَلِيَدْخُلُواْ الْمَسْجِدَ كَمَا دَخَلُوهُ أَوَّلَ مَرَّةٍ وَلِيُتَبِّرُواْ مَا عَلَوْاْ تَتْبِيرًا |
8 |
Rabbiniz size rahmet eder. Siz (bozgunculuk yapmaya) dönerseniz biz de (cezalandırmaya) döneriz. Cehennemi kafirler için kuşatıcı kıldık. |
/content/ayah/audio/hudhaify/017008.mp3
|
عَسَى رَبُّكُمْ أَن يَرْحَمَكُمْ وَإِنْ عُدتُّمْ عُدْنَا وَجَعَلْنَا جَهَنَّمَ لِلْكَافِرِينَ حَصِيرًا |
9 |
Bu Kuran en iyi yola ulaştırır ve erdemli davranan müminleri büyük bir ödülle müjdeler |
/content/ayah/audio/hudhaify/017009.mp3
|
إِنَّ هَـذَا الْقُرْآنَ يِهْدِي لِلَّتِي هِيَ أَقْوَمُ وَيُبَشِّرُ الْمُؤْمِنِينَ الَّذِينَ يَعْمَلُونَ الصَّالِحَاتِ أَنَّ لَهُمْ أَجْرًا كَبِيرًا |
10 |
Ahirete inanmıyanlara gelince, onlar için acı bir azap hazırlamış bulunuyoruz. |
/content/ayah/audio/hudhaify/017010.mp3
|
وأَنَّ الَّذِينَ لاَ يُؤْمِنُونَ بِالآخِرَةِ أَعْتَدْنَا لَهُمْ عَذَابًا أَلِيمًا |
11 |
İnsan, iyi bir şey için dua ettiğini sanırken aslında kötü bir şey için dua eder. İnsan çok acelecidir |
/content/ayah/audio/hudhaify/017011.mp3
|
وَيَدْعُ الإِنسَانُ بِالشَّرِّ دُعَاءهُ بِالْخَيْرِ وَكَانَ الإِنسَانُ عَجُولاً |
12 |
Geceyi ve gündüzü iki ayet (delil) kıldık. Rabbinizin nimetlerini arayasınız ve yılların hesabını bilesiniz diye gecenin ayetini sildik, gündüzün ayetini aydınlık kıldık. Biz her şeyi ayrıntısıyla açıklarız. |
/content/ayah/audio/hudhaify/017012.mp3
|
وَجَعَلْنَا اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ آيَتَيْنِ فَمَحَوْنَا آيَةَ اللَّيْلِ وَجَعَلْنَا آيَةَ النَّهَارِ مُبْصِرَةً لِتَبْتَغُواْ فَضْلاً مِّن رَّبِّكُمْ وَلِتَعْلَمُواْ عَدَدَ السِّنِينَ وَالْحِسَابَ وَكُلَّ شَيْءٍ فَصَّلْنَاهُ تَفْصِيلاً |
13 |
Her insanın kaderini kendi boynuna (kişisel seçimine) bağlamışızdır. Diriliş gününde, kendisi için bir kayıt çıkarıp yayımlarız |
/content/ayah/audio/hudhaify/017013.mp3
|
وَكُلَّ إِنسَانٍ أَلْزَمْنَاهُ طَآئِرَهُ فِي عُنُقِهِ وَنُخْرِجُ لَهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ كِتَابًا يَلْقَاهُ مَنشُورًا |
14 |
Kaydını oku. Bugün hesap görücü olarak sen kendine yetersin |
/content/ayah/audio/hudhaify/017014.mp3
|
اقْرَأْ كَتَابَكَ كَفَى بِنَفْسِكَ الْيَوْمَ عَلَيْكَ حَسِيبًا |
15 |
Kim doğru yola gelirse kendisi için yola gelmiş bulunur. Kim saparsa kendi aleyhine sapar. Hiçkimse başkasının yükünü çekmez. Biz bir elçi göndermeden hiç kimseyi cezalandırmayız |
/content/ayah/audio/hudhaify/017015.mp3
|
مَّنِ اهْتَدَى فَإِنَّمَا يَهْتَدي لِنَفْسِهِ وَمَن ضَلَّ فَإِنَّمَا يَضِلُّ عَلَيْهَا وَلاَ تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَى وَمَا كُنَّا مُعَذِّبِينَ حَتَّى نَبْعَثَ رَسُولاً |
16 |
Biz bir toplumu yok etmek istediğimiz zaman onun ileri gelen varlıklılarının orada kötülük yapmasına izin veririz. Böylece o topluma verilmiş söz gerçekleşir ve onu yerle bir ederiz. |
/content/ayah/audio/hudhaify/017016.mp3
|
وَإِذَا أَرَدْنَا أَن نُّهْلِكَ قَرْيَةً أَمَرْنَا مُتْرَفِيهَا فَفَسَقُواْ فِيهَا فَحَقَّ عَلَيْهَا الْقَوْلُ فَدَمَّرْنَاهَا تَدْمِيرًا |
17 |
Nuh'tan sonra nice toplumları yok ettik. Kullarının günahlarını haber alıcı ve görücü olarak Rabbin yeter |
/content/ayah/audio/hudhaify/017017.mp3
|
وَكَمْ أَهْلَكْنَا مِنَ الْقُرُونِ مِن بَعْدِ نُوحٍ وَكَفَى بِرَبِّكَ بِذُنُوبِ عِبَادِهِ خَبِيرًَا بَصِيرًا |
18 |
Kim bu geçici dünyayı isterse, orada istediğimize dilediğimiz kadar veririz. Ancak daha sonra onu, kınanmış ve kovulmuş olarak cehenneme mahkum ederiz. |
/content/ayah/audio/hudhaify/017018.mp3
|
مَّن كَانَ يُرِيدُ الْعَاجِلَةَ عَجَّلْنَا لَهُ فِيهَا مَا نَشَاء لِمَن نُّرِيدُ ثُمَّ جَعَلْنَا لَهُ جَهَنَّمَ يَصْلاهَا مَذْمُومًا مَّدْحُورًا |
19 |
Kim ahireti seçer ve mümin olarak gereken çabayı gösterirse, işte onların çabası takdir edilir. |
/content/ayah/audio/hudhaify/017019.mp3
|
وَمَنْ أَرَادَ الآخِرَةَ وَسَعَى لَهَا سَعْيَهَا وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَأُولَئِكَ كَانَ سَعْيُهُم مَّشْكُورًا |
20 |
Hepsine, onlara da bunlara da, Rabbinin nimetlerinden ulaştırırız. Rabbinin nimetleri sınırlanmamıştır. |
/content/ayah/audio/hudhaify/017020.mp3
|
كُلاًّ نُّمِدُّ هَـؤُلاء وَهَـؤُلاء مِنْ عَطَاء رَبِّكَ وَمَا كَانَ عَطَاء رَبِّكَ مَحْظُورًا |
21 |
İnsanları birbirinden nasıl üstün kıldığımıza dikkat et. Ahiretin dereceleri ve üstünlükleri daha büyüktür |
/content/ayah/audio/hudhaify/017021.mp3
|
انظُرْ كَيْفَ فَضَّلْنَا بَعْضَهُمْ عَلَى بَعْضٍ وَلَلآخِرَةُ أَكْبَرُ دَرَجَاتٍ وَأَكْبَرُ تَفْضِيلاً |
22 |
ALLAH ile birlikte başka tanrı edinme, yoksa kınanmış ve yalnız bırakılmış olarak oturup kalırsın |
/content/ayah/audio/hudhaify/017022.mp3
|
لاَّ تَجْعَل مَعَ اللّهِ إِلَـهًا آخَرَ فَتَقْعُدَ مَذْمُومًا مَّخْذُولاً |
23 |
Rabbin, yalnız kendisine kulluk etmenizi ve anaya babaya karşı iyi davranmanızı emretti. Onlardan biri veya ikisi yanında yaşlanırsa onlara "Öf" bile deme ve onları azarlama. Onlarla güzel bir biçimde konuş |
/content/ayah/audio/hudhaify/017023.mp3
|
وَقَضَى رَبُّكَ أَلاَّ تَعْبُدُواْ إِلاَّ إِيَّاهُ وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَانًا إِمَّا يَبْلُغَنَّ عِندَكَ الْكِبَرَ أَحَدُهُمَا أَوْ كِلاَهُمَا فَلاَ تَقُل لَّهُمَا
أُفٍّ وَلاَ تَنْهَرْهُمَا وَقُل لَّهُمَا قَوْلاً كَرِيمًا |
24 |
Onlara merhamet ederek alçak gönüllük kanadını ger ve de ki, "Rabbim, beni küçükken yetiştirdikleri gibi sen de onlara acı." |
/content/ayah/audio/hudhaify/017024.mp3
|
وَاخْفِضْ لَهُمَا جَنَاحَ الذُّلِّ مِنَ الرَّحْمَةِ وَقُل رَّبِّ ارْحَمْهُمَا كَمَا رَبَّيَانِي صَغِيرًا |
25 |
Rabbiniz içinizdekileri çok iyi bilir. Erdemli davranırsanız, elbette O, tevbe edenleri bağışlayandır |
/content/ayah/audio/hudhaify/017025.mp3
|
رَّبُّكُمْ أَعْلَمُ بِمَا فِي نُفُوسِكُمْ إِن تَكُونُواْ صَالِحِينَ فَإِنَّهُ كَانَ لِلأَوَّابِينَ غَفُورًا |
26 |
Akrabalara haklarını ver. İhtiyaç sahiplerine ve yolcuya da... Ancak saçıp savurma |
/content/ayah/audio/hudhaify/017026.mp3
|
وَآتِ ذَا الْقُرْبَى حَقَّهُ وَالْمِسْكِينَ وَابْنَ السَّبِيلِ وَلاَ تُبَذِّرْ تَبْذِيرًا |
27 |
Kuşkusuz, saçıp savuranlar şeytanların dostlarıdır ve şeytan Rabbine karşı nankördür |
/content/ayah/audio/hudhaify/017027.mp3
|
إِنَّ الْمُبَذِّرِينَ كَانُواْ إِخْوَانَ الشَّيَاطِينِ وَكَانَ الشَّيْطَانُ لِرَبِّهِ كَفُورًا |
28 |
Rabbinden umduğun bir rahmeti elde etmek için onlardan yüz çevirmek zorunda kalırsan onlara yumuşak söz söyle |
/content/ayah/audio/hudhaify/017028.mp3
|
وَإِمَّا تُعْرِضَنَّ عَنْهُمُ ابْتِغَاء رَحْمَةٍ مِّن رَّبِّكَ تَرْجُوهَا فَقُل لَّهُمْ قَوْلاً مَّيْسُورًا |
29 |
Elini boynuna bağlama ve tümüyle de açma, yoksa pişman olur, üzülürsün. |
/content/ayah/audio/hudhaify/017029.mp3
|
وَلاَ تَجْعَلْ يَدَكَ مَغْلُولَةً إِلَى عُنُقِكَ وَلاَ تَبْسُطْهَا كُلَّ الْبَسْطِ فَتَقْعُدَ مَلُومًا مَّحْسُورًا |
30 |
Rabbin, dilediğine rızkını bol verir, veya kısar. Kuşkusuz O, kullarından haberdardır, onları görendir |
/content/ayah/audio/hudhaify/017030.mp3
|
إِنَّ رَبَّكَ يَبْسُطُ الرِّزْقَ لِمَن يَشَاء وَيَقْدِرُ إِنَّهُ كَانَ بِعِبَادِهِ خَبِيرًا بَصِيرًا |
31 |
Fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin. Sizi de onları da biz rızıklandırıyoruz. Onları öldürmek, büyük bir suçtur |
/content/ayah/audio/hudhaify/017031.mp3
|
وَلاَ تَقْتُلُواْ أَوْلادَكُمْ خَشْيَةَ إِمْلاقٍ نَّحْنُ نَرْزُقُهُمْ وَإِيَّاكُم إنَّ قَتْلَهُمْ كَانَ خِطْءًا كَبِيرًا |
32 |
Zinaya yaklaşmayın; çünkü o büyük bir günah ve kötü bir davranıştır |
/content/ayah/audio/hudhaify/017032.mp3
|
وَلاَ تَقْرَبُواْ الزِّنَى إِنَّهُ كَانَ فَاحِشَةً وَسَاء سَبِيلاً |
33 |
ALLAH'ın kutsal kıldığı canı haksız yere öldürmeyin. Kim haksızlığa uğrayarak öldürülürse onun mirasçılarına yetki vermişizdir. İntikam duygusuyla öldürmede sınırı aşmasın; zira kendisine yardım edilmiştir |
/content/ayah/audio/hudhaify/017033.mp3
|
وَلاَ تَقْتُلُواْ النَّفْسَ الَّتِي حَرَّمَ اللّهُ إِلاَّ بِالحَقِّ وَمَن قُتِلَ مَظْلُومًا فَقَدْ جَعَلْنَا لِوَلِيِّهِ سُلْطَانًا فَلاَ يُسْرِف فِّي الْقَتْلِ إِنَّهُ كَانَ مَنْصُورًا |
34 |
Öksüzlerin malına, erginlik çağına ulaşıncaya kadar dokunmayın; yararlarına olursa başka |
/content/ayah/audio/hudhaify/017034.mp3
|
وَلاَ تَقْرَبُواْ مَالَ الْيَتِيمِ إِلاَّ بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ حَتَّى يَبْلُغَ أَشُدَّهُ وَأَوْفُواْ بِالْعَهْدِ إِنَّ الْعَهْدَ كَانَ مَسْؤُولاً |
35 |
Ölçtüğünüz zaman ölçüyü tam yapın ve doğru teraziyle tartın. Elbette bu daha iyidir ve sonucu daha güzeldir |
/content/ayah/audio/hudhaify/017035.mp3
|
وَأَوْفُوا الْكَيْلَ إِذا كِلْتُمْ وَزِنُواْ بِالقِسْطَاسِ الْمُسْتَقِيمِ ذَلِكَ خَيْرٌ وَأَحْسَنُ تَأْوِيلاً |
36 |
Bilmediğin bir şeye inanıp ardına düşme, çünkü işitme, görme duyusu ve beyin, hepsi ondan sorumludur |
/content/ayah/audio/hudhaify/017036.mp3
|
وَلاَ تَقْفُ مَا لَيْسَ لَكَ بِهِ عِلْمٌ إِنَّ السَّمْعَ وَالْبَصَرَ وَالْفُؤَادَ كُلُّ أُولـئِكَ كَانَ عَنْهُ مَسْؤُولاً |
37 |
Yeryüzünde kibirli kibirli dolaşma sen ne yeri delebilirsin ne de dağlar kadar boylu olabilirsin. |
/content/ayah/audio/hudhaify/017037.mp3
|
وَلاَ تَمْشِ فِي الأَرْضِ مَرَحًا إِنَّكَ لَن تَخْرِقَ الأَرْضَ وَلَن تَبْلُغَ الْجِبَالَ طُولاً |
38 |
Tüm bunlar, Rabbin tarafından hoş görülmeyen kötü davranışlardır. |
/content/ayah/audio/hudhaify/017038.mp3
|
كُلُّ ذَلِكَ كَانَ سَيٍّئُهُ عِنْدَ رَبِّكَ مَكْرُوهًا |
39 |
Bunlar, Rabbinin sana vahyettiği hikmetlerdendir. ALLAH ile birlikte başka tanrı edinme; aksi taktirde kınanmış ve kovulmuş olarak cehenneme atılırsın |
/content/ayah/audio/hudhaify/017039.mp3
|
ذَلِكَ مِمَّا أَوْحَى إِلَيْكَ رَبُّكَ مِنَ الْحِكْمَةِ وَلاَ تَجْعَلْ مَعَ اللّهِ إِلَهًا آخَرَ فَتُلْقَى فِي جَهَنَّمَ مَلُومًا مَّدْحُورًا |
40 |
Rabbiniz oğulları size seçti de kendisine meleklerden kızlar mı edindi? Çok büyük bir savda bulunuyorsunuz. |
/content/ayah/audio/hudhaify/017040.mp3
|
أَفَأَصْفَاكُمْ رَبُّكُم بِالْبَنِينَ وَاتَّخَذَ مِنَ الْمَلآئِكَةِ إِنَاثًا إِنَّكُمْ لَتَقُولُونَ قَوْلاً عَظِيمًا |
41 |
Biz, öğüt almaları için Kuran'da açıkladık. Ne var ki bu, sadece onların nefretini arttırır |
/content/ayah/audio/hudhaify/017041.mp3
|
وَلَقَدْ صَرَّفْنَا فِي هَـذَا الْقُرْآنِ لِيَذَّكَّرُواْ وَمَا يَزِيدُهُمْ إِلاَّ نُفُورًا |
42 |
De ki: "İleri sürüdükleri gibi beraberinde başka tanrılar olsaydı, onlar da Egemenliğin Sahibine doğru yol ararlardı." |
/content/ayah/audio/hudhaify/017042.mp3
|
قُل لَّوْ كَانَ مَعَهُ آلِهَةٌ كَمَا يَقُولُونَ إِذًا لاَّبْتَغَوْاْ إِلَى ذِي الْعَرْشِ سَبِيلاً |
43 |
O, onların dediklerinden uzaktır ve çok yücedir. |
/content/ayah/audio/hudhaify/017043.mp3
|
سُبْحَانَهُ وَتَعَالَى عَمَّا يَقُولُونَ عُلُوًّا كَبِيرًا |
44 |
Yedi gök, ve onların içindekiler O'nu yücelterek anarlar. Hiç bir şey yoktur ki O'nu överek ve yücelterek anmasın; ama siz onların anışlarını anlamazsınız. O Şefkatlidir, Bağışlayandır |
/content/ayah/audio/hudhaify/017044.mp3
|
تُسَبِّحُ لَهُ السَّمَاوَاتُ السَّبْعُ وَالأَرْضُ وَمَن فِيهِنَّ وَإِن مِّن شَيْءٍ إِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدَهِ وَلَـكِن لاَّ تَفْقَهُونَ تَسْبِيحَهُمْ إِنَّهُ كَانَ حَلِيمًا غَفُورًا |
45 |
Kuran okuduğun zaman, seninle ahirete inanmıyanlar arasına görülmez bir engel yerleştiririz |
/content/ayah/audio/hudhaify/017045.mp3
|
وَإِذَا قَرَأْتَ الْقُرآنَ جَعَلْنَا بَيْنَكَ وَبَيْنَ الَّذِينَ لاَ يُؤْمِنُونَ بِالآخِرَةِ حِجَابًا مَّسْتُورًا |
46 |
Ve onu anlamalarını engellemek için kalplerine kabuklar, kulaklarına da ağırlık koyarız. Rabbini yalnızca Kuran'da andığın zaman nefretle geriye dönerler |
/content/ayah/audio/hudhaify/017046.mp3
|
وَجَعَلْنَا عَلَى قُلُوبِهِمْ أَكِنَّةً أَن يَفْقَهُوهُ وَفِي آذَانِهِمْ وَقْرًا وَإِذَا ذَكَرْتَ رَبَّكَ فِي الْقُرْآنِ وَحْدَهُ وَلَّوْاْ عَلَى أَدْبَارِهِمْ نُفُورًا |
47 |
Seni dinlerlerken nasıl işittiklerini ve kendi aralarında konuşurlarken zalimlerin, "Siz sadece büyülenmiş bir adamı izliyorsunuz," dediklerini iyi biliyoruz. |
/content/ayah/audio/hudhaify/017047.mp3
|
نَّحْنُ أَعْلَمُ بِمَا يَسْتَمِعُونَ بِهِ إِذْ يَسْتَمِعُونَ إِلَيْكَ وَإِذْ هُمْ نَجْوَى إِذْ يَقُولُ الظَّالِمُونَ إِن تَتَّبِعُونَ إِلاَّ رَجُلاً مَّسْحُورًا |
48 |
Dikkat et, seni nasıl da tanımlayarak sapıyorlar ve artık bir daha yol bulamazlar |
/content/ayah/audio/hudhaify/017048.mp3
|
انظُرْ كَيْفَ ضَرَبُواْ لَكَ الأَمْثَالَ فَضَلُّواْ فَلاَ يَسْتَطِيعْونَ سَبِيلاً |
49 |
Dediler ki: "Kemik ve ufak parçalar haline geldikten sonra mı yeni bir yaratılışla diriltileceğiz?!" |
/content/ayah/audio/hudhaify/017049.mp3
|
وَقَالُواْ أَئِذَا كُنَّا عِظَامًا وَرُفَاتًا أَإِنَّا لَمَبْعُوثُونَ خَلْقًا جَدِيدًا |
50 |
De ki: "İsterse taş veya demire dönüşün," |
/content/ayah/audio/hudhaify/017050.mp3
|
قُل كُونُواْ حِجَارَةً أَوْ حَدِيدًا |
51 |
"Yahut sizce imkansız görünen bir biçime girin, farketmez." Buna karşılık, "Bizi kim geri döndürecek," diyecekler. De ki: "Sizi ilk önce kim yarattıysa O!" Sonra başlarını sallayıp, "Peki ne zaman," diyecekler. De ki: "Belki düşündüğünüzden daha yakın..." |
/content/ayah/audio/hudhaify/017051.mp3
|
أَوْ خَلْقًا مِّمَّا يَكْبُرُ فِي صُدُورِكُمْ فَسَيَقُولُونَ مَن يُعِيدُنَا قُلِ الَّذِي فَطَرَكُمْ أَوَّلَ مَرَّةٍ فَسَيُنْغِضُونَ إِلَيْكَ رُؤُوسَهُمْ وَيَقُولُونَ مَتَى هُوَ قُلْ عَسَى أَن يَكُونَ قَرِيبًا |
52 |
Sizi çağıracağı gün, siz ona övgüyle karşılık verirsiniz ve çok kısa bir süre kalmış olduğunuzu anlarsınız. |
/content/ayah/audio/hudhaify/017052.mp3
|
يَوْمَ يَدْعُوكُمْ فَتَسْتَجِيبُونَ بِحَمْدِهِ وَتَظُنُّونَ إِن لَّبِثْتُمْ إِلاَّ قَلِيلاً |
53 |
Kullarıma söyle: En güzel biçimde konuşup tartışsınlar. Çünkü şeytan aralarına girer. Şeytan, insanın apaçık düşmanıdır |
/content/ayah/audio/hudhaify/017053.mp3
|
وَقُل لِّعِبَادِي يَقُولُواْ الَّتِي هِيَ أَحْسَنُ إِنَّ الشَّيْطَانَ يَنزَغُ بَيْنَهُمْ إِنَّ الشَّيْطَانَ كَانَ لِلإِنْسَانِ عَدُوًّا مُّبِينًا |
54 |
Rabbiniz sizi daha iyi bilir. Dilerse size acır, dilerse sizi cezalandırır. Seni onlara avukatlık yapasın diye göndermedik |
/content/ayah/audio/hudhaify/017054.mp3
|
رَّبُّكُمْ أَعْلَمُ بِكُمْ إِن يَشَأْ يَرْحَمْكُمْ أَوْ إِن يَشَأْ يُعَذِّبْكُمْ وَمَا أَرْسَلْنَاكَ عَلَيْهِمْ وَكِيلاً |
55 |
Rabbin göklerdekileri ve yerdekileri en iyi bilendir. Peygamberlerden bir kısmını diğerlerine üstün kıldık. Örneğin, Davud'a Zebur'u verdik |
/content/ayah/audio/hudhaify/017055.mp3
|
وَرَبُّكَ أَعْلَمُ بِمَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ وَلَقَدْ فَضَّلْنَا بَعْضَ النَّبِيِّينَ عَلَى بَعْضٍ وَآتَيْنَا دَاوُودَ زَبُورًا |
56 |
De ki: "O'nun dışında (bir güce sahip olduğunu) iddia ettiklerinizi çağırın bakalım, onlar sizden ne sıkıntıyı kaldırabilirler ne de önleyebilirler." |
/content/ayah/audio/hudhaify/017056.mp3
|
قُلِ ادْعُواْ الَّذِينَ زَعَمْتُم مِّن دُونِهِ فَلاَ يَمْلِكُونَ كَشْفَ الضُّرِّ عَنكُمْ وَلاَ تَحْوِيلاً |
57 |
Onların çağırdıkları kişiler bile Rab'lerine yaklaşmak için yol ararlar. O'nun rahmetini umar, cezasından korkarlar. Rabbinin cezası sakınılacak bir şeydir |
/content/ayah/audio/hudhaify/017057.mp3
|
أُولَـئِكَ الَّذِينَ يَدْعُونَ يَبْتَغُونَ إِلَى رَبِّهِمُ الْوَسِيلَةَ أَيُّهُمْ أَقْرَبُ وَيَرْجُونَ رَحْمَتَهُ وَيَخَافُونَ عَذَابَهُ إِنَّ عَذَابَ رَبِّكَ كَانَ مَحْذُورًا |
58 |
Hiç bir ülke yok ki diriliş gününden önce onu yok edecek veya şiddetli bir biçimde cezalandıracak olmayalım. Bu, kitapta yazılmış bulunuyor. |
/content/ayah/audio/hudhaify/017058.mp3
|
وَإِن مَّن قَرْيَةٍ إِلاَّ نَحْنُ مُهْلِكُوهَا قَبْلَ يَوْمِ الْقِيَامَةِ أَوْ مُعَذِّبُوهَا عَذَابًا شَدِيدًا كَانَ ذَلِك فِي الْكِتَابِ مَسْطُورًا |
59 |
Bizi ayetler (mucizeler) göndermekten alıkoyan şey, öncekilerin onları yalanlamış olmasıdır. Örneğin, Semud'a açık bir (mucize) olarak deveyi vermiştik. Fakat ona haksızlık ettiler. Biz mucizeleri yalnızca uyarı amacıyla göndeririz |
/content/ayah/audio/hudhaify/017059.mp3
|
وَمَا مَنَعَنَا أَن نُّرْسِلَ بِالآيَاتِ إِلاَّ أَن كَذَّبَ بِهَا الأَوَّلُونَ وَآتَيْنَا ثَمُودَ النَّاقَةَ مُبْصِرَةً فَظَلَمُواْ بِهَا وَمَا نُرْسِلُ بِالآيَاتِ إِلاَّ تَخْوِيفًا |
60 |
Rabbinin insanları kuşatmış olduğunu sana bildirmiştik. Fakat sana gösterdiğimiz görüntü ile ve Kuran'da lanetlenen ağaçla adece insanları denedik. Biz onları uyarırız, ancak bu, onların azgınlığına büyük bir katkıda bulunmaktan başka sonuç vermiyor. |
/content/ayah/audio/hudhaify/017060.mp3
|
وَإِذْ قُلْنَا لَكَ إِنَّ رَبَّكَ أَحَاطَ بِالنَّاسِ وَمَا جَعَلْنَا الرُّؤيَا الَّتِي أَرَيْنَاكَ إِلاَّ فِتْنَةً لِّلنَّاسِ وَالشَّجَرَةَ الْمَلْعُونَةَ فِي القُرْآنِ وَنُخَوِّفُهُمْ فَمَا يَزِيدُهُمْ إِلاَّ طُغْيَانًا كَبِيرًا |
61 |
Meleklere, "Adem'e secde edin!," dediğimizde, İblis hariç hepsi secde ettiler. "Balçıktan yarattığına mı secde edecekmişim," dedi |
/content/ayah/audio/hudhaify/017061.mp3
|
وَإِذْ قُلْنَا لِلْمَلآئِكَةِ اسْجُدُواْ لآدَمَ فَسَجَدُواْ إَلاَّ إِبْلِيسَ قَالَ أَأَسْجُدُ لِمَنْ خَلَقْتَ طِينًا |
62 |
"Benden üstün kıldığın şu kişiyi görüyor musun? Beni diriliş gününe kadar geciktirirsen, onun soyunu, pek azı hariç sahiplenip perişan edeceğim.," dedi |
/content/ayah/audio/hudhaify/017062.mp3
|
قَالَ أَرَأَيْتَكَ هَـذَا الَّذِي كَرَّمْتَ عَلَيَّ لَئِنْ أَخَّرْتَنِ إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ لأَحْتَنِكَنَّ ذُرِّيَّتَهُ إَلاَّ قَلِيلاً |
63 |
Dedi ki: "Onlardan seni izleyenler ile birlikte git. Tam size göre bir ceza olan cehenneme kadar yolunuz var." |
/content/ayah/audio/hudhaify/017063.mp3
|
قَالَ اذْهَبْ فَمَن تَبِعَكَ مِنْهُمْ فَإِنَّ جَهَنَّمَ جَزَآؤُكُمْ جَزَاء مَّوْفُورًا |
64 |
"Onlardan gücünün yettiğini sesinle yerinden oynat, onlara karşı tüm gücünü ve adamlarını seferber et, paralarının ve çocuklarının bir bölümüne ortak ol ve onlara umut ver. Şeytan, onlara ancak sahte umutlar verir." |
/content/ayah/audio/hudhaify/017064.mp3
|
وَاسْتَفْزِزْ مَنِ اسْتَطَعْتَ مِنْهُمْ بِصَوْتِكَ وَأَجْلِبْ عَلَيْهِم بِخَيْلِكَ وَرَجِلِكَ وَشَارِكْهُمْ فِي الأَمْوَالِ وَالأَوْلادِ وَعِدْهُمْ وَمَا يَعِدُهُمُ الشَّيْطَانُ إِلاَّ غُرُورًا |
65 |
"Kullarıma gelince, senin onlar üzerine hiç bir gücün yoktur." Koruyucu olarak Rabbin yeter. |
/content/ayah/audio/hudhaify/017065.mp3
|
إِنَّ عِبَادِي لَيْسَ لَكَ عَلَيْهِمْ سُلْطَانٌ وَكَفَى بِرَبِّكَ وَكِيلاً |
66 |
Rabbiniz, nimetlerini aramanız için gemileri okyanuslarda yüzdürendir. O size karşı Rahim'dir. |
/content/ayah/audio/hudhaify/017066.mp3
|
رَّبُّكُمُ الَّذِي يُزْجِي لَكُمُ الْفُلْكَ فِي الْبَحْرِ لِتَبْتَغُواْ مِن فَضْلِهِ إِنَّهُ كَانَ بِكُمْ رَحِيمًا |
67 |
Okyanusta size bir sıkıntı dokunursa O'ndan başka çağırmakta olduklarınız kaybolur. Fakat sizi kurtarıp karaya çıkarınca, dönersiniz. İnsan nankördür |
/content/ayah/audio/hudhaify/017067.mp3
|
وَإِذَا مَسَّكُمُ الْضُّرُّ فِي الْبَحْرِ ضَلَّ مَن تَدْعُونَ إِلاَّ إِيَّاهُ فَلَمَّا نَجَّاكُمْ إِلَى الْبَرِّ أَعْرَضْتُمْ وَكَانَ الإِنْسَانُ كَفُورًا |
68 |
Kıyıyı üstünüze çevirip sizi yutmasından, yahut üzerinize şiddetli bir kasırga yollamasından emin misiniz? Sonra hiç bir koruyucu da bulamazsınız |
/content/ayah/audio/hudhaify/017068.mp3
|
أَفَأَمِنتُمْ أَن يَخْسِفَ بِكُمْ جَانِبَ الْبَرِّ أَوْ يُرْسِلَ عَلَيْكُمْ حَاصِبًا ثُمَّ لاَ تَجِدُواْ لَكُمْ وَكِيلاً |
69 |
Sizi tekrar denize göndermeyeceğinden ve üstünüze kırıp geçiren bir fırtına salarak inkarınızdan dolayı sizi boğmayacağından emin misiniz? Sonra sizin için peşinize düşecek birini de bulamazsınız |
/content/ayah/audio/hudhaify/017069.mp3
|
أَمْ أَمِنتُمْ أَن يُعِيدَكُمْ فِيهِ تَارَةً أُخْرَى فَيُرْسِلَ عَلَيْكُمْ قَاصِفا مِّنَ الرِّيحِ فَيُغْرِقَكُم بِمَا كَفَرْتُمْ ثُمَّ لاَ تَجِدُواْ لَكُمْ عَلَيْنَا بِهِ تَبِيعًا |
70 |
Adem oğullarına onur verdik. Onları karada ve denizde taşıdık. Onları güzel nimetlerle besledik. Yarattıklarımızın bir çoğundan daha üstün kıldık |
/content/ayah/audio/hudhaify/017070.mp3
|
وَلَقَدْ كَرَّمْنَا بَنِي آدَمَ وَحَمَلْنَاهُمْ فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ وَرَزَقْنَاهُم مِّنَ الطَّيِّبَاتِ وَفَضَّلْنَاهُمْ عَلَى كَثِيرٍ مِّمَّنْ خَلَقْنَا تَفْضِيلاً |
71 |
Her bir halkı önderleriyle birlikte çağırdığımız gün, kitabı sağından verilenler kitaplarını okurlar ve en ufak bir haksızlığa uğratılmazlar. |
/content/ayah/audio/hudhaify/017071.mp3
|
يَوْمَ نَدْعُو كُلَّ أُنَاسٍ بِإِمَامِهِمْ فَمَنْ أُوتِيَ كِتَابَهُ بِيَمِينِهِ فَأُوْلَـئِكَ يَقْرَؤُونَ كِتَابَهُمْ وَلاَ يُظْلَمُونَ فَتِيلاً |
72 |
Bu dünyada (Kitaba) kör olanlara gelince, onlar ahirette de kördür ve yol bakımından daha da sapıktır |
/content/ayah/audio/hudhaify/017072.mp3
|
وَمَن كَانَ فِي هَـذِهِ أَعْمَى فَهُوَ فِي الآخِرَةِ أَعْمَى وَأَضَلُّ سَبِيلاً |
73 |
Başka bir şeyi uydurup bize yakıştırman için nerdeyse seni sana vahyettiğimizden ayırıp saptıracaklardı. İşte o zaman seni dost edineceklerdi. |
/content/ayah/audio/hudhaify/017073.mp3
|
وَإِن كَادُواْ لَيَفْتِنُونَكَ عَنِ الَّذِي أَوْحَيْنَا إِلَيْكَ لِتفْتَرِيَ عَلَيْنَا غَيْرَهُ وَإِذًا لاَّتَّخَذُوكَ خَلِيلاً |
74 |
Seni sağlamlaştırmasaydık, onlara neredeyse bir parça meyledecektin |
/content/ayah/audio/hudhaify/017074.mp3
|
وَلَوْلاَ أَن ثَبَّتْنَاكَ لَقَدْ كِدتَّ تَرْكَنُ إِلَيْهِمْ شَيْئًا قَلِيلاً |
75 |
O zaman da hayatın ve ölümün azabını katlayarak sana tattırırdık. Sonra bize karşı bir yardımcı da bulamazdın |
/content/ayah/audio/hudhaify/017075.mp3
|
إِذاً لَّأَذَقْنَاكَ ضِعْفَ الْحَيَاةِ وَضِعْفَ الْمَمَاتِ ثُمَّ لاَ تَجِدُ لَكَ عَلَيْنَا نَصِيرًا |
76 |
Seni ülkeden çıkarmak için neredeyse seni zorla sürecekler. Bu taktirde senden sonra onlar da fazla kalmayacaklar |
/content/ayah/audio/hudhaify/017076.mp3
|
وَإِن كَادُواْ لَيَسْتَفِزُّونَكَ مِنَ الأَرْضِ لِيُخْرِجوكَ مِنْهَا وَإِذًا لاَّ يَلْبَثُونَ خِلافَكَ إِلاَّ قَلِيلاً |
77 |
Senden önce gönderdiğimiz tüm elçiler için öngördüğümüz sistem (sünnet) budur. Sistemimizde herhangi bir değişiklik göremezsin. |
/content/ayah/audio/hudhaify/017077.mp3
|
سُنَّةَ مَن قَدْ أَرْسَلْنَا قَبْلَكَ مِن رُّسُلِنَا وَلاَ تَجِدُ لِسُنَّتِنَا تَحْوِيلاً |
78 |
Güneşin kaymasından gecenin kararmasına kadar namazı gözet. Sabah Kuran'ını da gözet. Sabahleyin Kuran (okuması) tanık olunur |
/content/ayah/audio/hudhaify/017078.mp3
|
أَقِمِ الصَّلاَةَ لِدُلُوكِ الشَّمْسِ إِلَى غَسَقِ اللَّيْلِ وَقُرْآنَ الْفَجْرِ إِنَّ قُرْآنَ الْفَجْرِ كَانَ مَشْهُودًا |
79 |
Fazladan bir kredi olarak geceleyin meditasyonda bulun ki Rabbin seni onurlu bir makama yükseltsin |
/content/ayah/audio/hudhaify/017079.mp3
|
وَمِنَ اللَّيْلِ فَتَهَجَّدْ بِهِ نَافِلَةً لَّكَ عَسَى أَن يَبْعَثَكَ رَبُّكَ مَقَامًا مَّحْمُودًا |
80 |
Ve de ki: "Rabbim, beni doğru bir girişle kabul et ve beni doğru bir çıkışla çıkar. Katından beni destekleyecek bir güç ver." |
/content/ayah/audio/hudhaify/017080.mp3
|
وَقُل رَّبِّ أَدْخِلْنِي مُدْخَلَ صِدْقٍ وَأَخْرِجْنِي مُخْرَجَ صِدْقٍ وَاجْعَل لِّي مِن لَّدُنكَ سُلْطَانًا نَّصِيرًا |
81 |
Ve şunu bildir ki: "Gerçek gelmiş, yanlış ise ortadan kalkmıştır. Zaten yanlış, yok olmağa mahkumdur." |
/content/ayah/audio/hudhaify/017081.mp3
|
وَقُلْ جَاء الْحَقُّ وَزَهَقَ الْبَاطِلُ إِنَّ الْبَاطِلَ كَانَ زَهُوقًا |
82 |
Kuran'ı, inananlar için bir şifa ve rahmet olarak indirdik. Zalimlerin ise ancak zararını arttırır |
/content/ayah/audio/hudhaify/017082.mp3
|
وَنُنَزِّلُ مِنَ الْقُرْآنِ مَا هُوَ شِفَاء وَرَحْمَةٌ لِّلْمُؤْمِنِينَ وَلاَ يَزِيدُ الظَّالِمِينَ إَلاَّ خَسَارًا |
83 |
İnsana nimet verdiğimiz zaman, yüz çevirip yan çizer. Kendisine kötülük dokununca da umutsuzluğa düşer |
/content/ayah/audio/hudhaify/017083.mp3
|
وَإِذَا أَنْعَمْنَا عَلَى الإِنسَانِ أَعْرَضَ وَنَأَى بِجَانِبِهِ وَإِذَا مَسَّهُ الشَّرُّ كَانَ يَؤُوسًا |
84 |
De ki: "Her kes inancına göre davranır. Kimin daha doğru yolda olduğunu ise Rabbim daha iyi bilir." |
/content/ayah/audio/hudhaify/017084.mp3
|
قُلْ كُلٌّ يَعْمَلُ عَلَى شَاكِلَتِهِ فَرَبُّكُمْ أَعْلَمُ بِمَنْ هُوَ أَهْدَى سَبِيلاً |
85 |
Sana ruhtan (vahiyden) sorarlar. De ki: "Vahiy Rabbimden gelir. Size verilen bilgi ise pek azdır." |
/content/ayah/audio/hudhaify/017085.mp3
|
وَيَسْأَلُونَكَ عَنِ الرُّوحِ قُلِ الرُّوحُ مِنْ أَمْرِ رَبِّي وَمَا أُوتِيتُم مِّن الْعِلْمِ إِلاَّ قَلِيلاً |
86 |
Dilesek sana vahyettiğimizi geri alırız ve bize karşı her hangi bir koruyucu da bulamazsın |
/content/ayah/audio/hudhaify/017086.mp3
|
وَلَئِن شِئْنَا لَنَذْهَبَنَّ بِالَّذِي أَوْحَيْنَا إِلَيْكَ ثُمَّ لاَ تَجِدُ لَكَ بِهِ عَلَيْنَا وَكِيلاً |
87 |
Ancak Rabbinin rahmeti var... O'nun sana olan nimeti büyüktür. |
/content/ayah/audio/hudhaify/017087.mp3
|
إِلاَّ رَحْمَةً مِّن رَّبِّكَ إِنَّ فَضْلَهُ كَانَ عَلَيْكَ كَبِيرًا |
88 |
De ki: "Tüm insanlar ve cinler bu Kuran'ın bir benzerini oluşturmak amacıyla toplansalar ve bu konuda birbirlerine destek olsalar bile onun bir benzerini oluşturamazlar." |
/content/ayah/audio/hudhaify/017088.mp3
|
قُل لَّئِنِ اجْتَمَعَتِ الإِنسُ وَالْجِنُّ عَلَى أَن يَأْتُواْ بِمِثْلِ هَـذَا الْقُرْآنِ لاَ يَأْتُونَ بِمِثْلِهِ وَلَوْ كَانَ بَعْضُهُمْ لِبَعْضٍ ظَهِيرًا |
89 |
Biz bu Kuran'da her türlü örneği verdik, ne var ki halkın çoğunluğu inkarda direniyor. |
/content/ayah/audio/hudhaify/017089.mp3
|
وَلَقَدْ صَرَّفْنَا لِلنَّاسِ فِي هَـذَا الْقُرْآنِ مِن كُلِّ مَثَلٍ فَأَبَى أَكْثَرُ النَّاسِ إِلاَّ كُفُورًا |
90 |
Dediler ki: "Yerden bize bir kaynak fışkırtmadıkça sana inanmayız." |
/content/ayah/audio/hudhaify/017090.mp3
|
وَقَالُواْ لَن نُّؤْمِنَ لَكَ حَتَّى تَفْجُرَ لَنَا مِنَ الأَرْضِ يَنبُوعًا |
91 |
"Veya hurma ve üzüm bahçelerin olup aralarında ırmaklar fışkırtmalısın." |
/content/ayah/audio/hudhaify/017091.mp3
|
أَوْ تَكُونَ لَكَ جَنَّةٌ مِّن نَّخِيلٍ وَعِنَبٍ فَتُفَجِّرَ الأَنْهَارَ خِلالَهَا تَفْجِيرًا |
92 |
"Veya ileri sürdüğün gibi gökten üzerimize parçalar düşürmeli, yahut ALLAH'ı ve melekleri karşımıza getirmelisin." |
/content/ayah/audio/hudhaify/017092.mp3
|
أَوْ تُسْقِطَ السَّمَاء كَمَا زَعَمْتَ عَلَيْنَا كِسَفًا أَوْ تَأْتِيَ بِاللّهِ وَالْمَلآئِكَةِ قَبِيلاً |
93 |
"Ya da altın bir evin olmalı, veya göğe yükselmelisin. Yükselsen bile okuyacağımız bir kitabı üzerimize indirmedikçe ona inanmayız." De ki: "Rabbim yücedir. Ben elçi olan bir insandan başka bir şey miyim ki." |
/content/ayah/audio/hudhaify/017093.mp3
|
أَوْ يَكُونَ لَكَ بَيْتٌ مِّن زُخْرُفٍ أَوْ تَرْقَى فِي السَّمَاء وَلَن نُّؤْمِنَ لِرُقِيِّكَ حَتَّى تُنَزِّلَ عَلَيْنَا كِتَابًا نَّقْرَؤُهُ قُلْ سُبْحَانَ رَبِّي هَلْ كُنتُ إَلاَّ بَشَرًا رَّسُولاً |
94 |
Kendilerine hidayet geldiğinde, halk: "ALLAH bir insanı mı elçi olarak gönderdi," diyerek inanmadı |
/content/ayah/audio/hudhaify/017094.mp3
|
وَمَا مَنَعَ النَّاسَ أَن يُؤْمِنُواْ إِذْ جَاءهُمُ الْهُدَى إِلاَّ أَن قَالُواْ أَبَعَثَ اللّهُ بَشَرًا رَّسُولاً |
95 |
De ki: "Yeryüzünde yerleşip dolaşan melekler olsaydı onlara gökten bir meleği elçi gönderirdik." |
/content/ayah/audio/hudhaify/017095.mp3
|
قُل لَّوْ كَانَ فِي الأَرْضِ مَلآئِكَةٌ يَمْشُونَ مُطْمَئِنِّينَ لَنَزَّلْنَا عَلَيْهِم مِّنَ السَّمَاء مَلَكًا رَّسُولاً |
96 |
De ki: "Benimle sizin aranızda ALLAH tanıktır. O, kullarından haber alır, görür." |
/content/ayah/audio/hudhaify/017096.mp3
|
قُلْ كَفَى بِاللّهِ شَهِيدًا بَيْنِي وَبَيْنَكُمْ إِنَّهُ كَانَ بِعِبَادِهِ خَبِيرًا بَصِيرًا |
97 |
ALLAH kime yol gösterirse o kişi doğruyu bulmuştur. Kimi de saptırırsa onlar için O'ndan başka bir koruyucu da bulamazsın. Diriliş günü de onları kör, dilsiz ve sağır olarak yaka paça toplarız. Cehennemdir yerleri. Soğudukça alevlerini arttırırız |
/content/ayah/audio/hudhaify/017097.mp3
|
وَمَن يَهْدِ اللّهُ فَهُوَ الْمُهْتَدِ وَمَن يُضْلِلْ فَلَن تَجِدَ لَهُمْ أَوْلِيَاء مِن دُونِهِ وَنَحْشُرُهُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ عَلَى وُجُوهِهِمْ عُمْيًا وَبُكْمًا وَصُمًّا مَّأْوَاهُمْ جَهَنَّمُ كُلَّمَا خَبَتْ زِدْنَاهُمْ سَعِيرًا |
98 |
Ayetlerimizi yalanladıkları, "Kemik ve ufalanmış toprak olduktan sonra biz mi yeni bir yaratılışla diriltileceğiz," dedikleri için cezaları budur |
/content/ayah/audio/hudhaify/017098.mp3
|
ذَلِكَ جَزَآؤُهُم بِأَنَّهُمْ كَفَرُواْ بِآيَاتِنَا وَقَالُواْ أَئِذَا كُنَّا عِظَامًا وَرُفَاتًا أَإِنَّا لَمَبْعُوثُونَ خَلْقًا جَدِيدًا |
99 |
Gökleri ve yeri yaratan ALLAH'ın onların bir benzerini tekrar yaratmaya gücü yeteceğini düşün müyorlar mı? Nitekim onlar için belli ve kesin bir süre koymuştur. Zalimler hala inkar ediyorlar. |
/content/ayah/audio/hudhaify/017099.mp3
|
أَوَلَمْ يَرَوْاْ أَنَّ اللّهَ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ قَادِرٌ عَلَى أَن يَخْلُقَ مِثْلَهُمْ وَجَعَلَ لَهُمْ أَجَلاً لاَّ رَيْبَ فِيهِ فَأَبَى الظَّالِمُونَ إَلاَّ كُفُورًا |
100 |
De ki: "Rabbimin rahmet hazineleri sizin elinizde olsaydı, harcamakla tükenir korkusuyla onları tutacaktınız. İnsan cimridir." |
/content/ayah/audio/hudhaify/017100.mp3
|
قُل لَّوْ أَنتُمْ تَمْلِكُونَ خَزَآئِنَ رَحْمَةِ رَبِّي إِذًا لَّأَمْسَكْتُمْ خَشْيَةَ الإِنفَاقِ وَكَانَ الإنسَانُ قَتُورًا |
101 |
Musa'ya apaçık dokuz mucize verdik. Dilersen İsrail oğullarına sor. Onlara gittiğinde, Firavun ona, "Musa, senin büyülenmiş olduğunu sanıyorum," demişti |
/content/ayah/audio/hudhaify/017101.mp3
|
وَلَقَدْ آتَيْنَا مُوسَى تِسْعَ آيَاتٍ بَيِّنَاتٍ فَاسْأَلْ بَنِي إِسْرَائِيلَ إِذْ جَاءهُمْ فَقَالَ لَهُ فِرْعَونُ إِنِّي لَأَظُنُّكَ يَا مُوسَى مَسْحُورًا |
102 |
"Göklerin ve yerin Rabbi'nden başkasının bu delilleri indirmediğini iyi biliyorsun. Firavun, seni mahvolmuş biri olarak görüyorum!" |
/content/ayah/audio/hudhaify/017102.mp3
|
قَالَ لَقَدْ عَلِمْتَ مَا أَنزَلَ هَـؤُلاء إِلاَّ رَبُّ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ بَصَآئِرَ وَإِنِّي لَأَظُنُّكَ يَا فِرْعَونُ مَثْبُورًا |
103 |
Onları ülkeden çıkarmak isteyince de onu ve beraberindekileri topluca suda boğduk |
/content/ayah/audio/hudhaify/017103.mp3
|
فَأَرَادَ أَن يَسْتَفِزَّهُم مِّنَ الأَرْضِ فَأَغْرَقْنَاهُ وَمَن مَّعَهُ جَمِيعًا |
104 |
Ondan sonra İsrail oğullarına, "Bu ülkede yerleşin. Verilen son söz geldiğinde sizi bir araya toplayacağız," dedik. |
/content/ayah/audio/hudhaify/017104.mp3
|
وَقُلْنَا مِن بَعْدِهِ لِبَنِي إِسْرَائِيلَ اسْكُنُواْ الأَرْضَ فَإِذَا جَاء وَعْدُ الآخِرَةِ جِئْنَا بِكُمْ لَفِيفًا |
105 |
Gerçekten onu biz indirdik ve o gerçek ile indi. Seni de ancak bir müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik |
/content/ayah/audio/hudhaify/017105.mp3
|
وَبِالْحَقِّ أَنزَلْنَاهُ وَبِالْحَقِّ نَزَلَ وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلاَّ مُبَشِّرًا وَنَذِيرًا |
106 |
Uzun bir zaman dilimi içerisinde halka okuman için ayırdığımız bir Kuran'dır. Onu topluca indirmiştik |
/content/ayah/audio/hudhaify/017106.mp3
|
وَقُرْآناً فَرَقْنَاهُ لِتَقْرَأَهُ عَلَى النَّاسِ عَلَى مُكْثٍ وَنَزَّلْنَاهُ تَنزِيلاً |
107 |
De ki: "Ona ister inanın, ister inanmayın!" Daha önce kendilerine bilgi verilmiş olanlara okunduğu zaman secde ederek yüz üstü kapanırlar |
/content/ayah/audio/hudhaify/017107.mp3
|
قُلْ آمِنُواْ بِهِ أَوْ لاَ تُؤْمِنُواْ إِنَّ الَّذِينَ أُوتُواْ الْعِلْمَ مِن قَبْلِهِ إِذَا يُتْلَى عَلَيْهِمْ يَخِرُّونَ لِلأَذْقَانِ سُجَّدًا |
108 |
"Rabbimiz yücedir. Rabbimizin sözü gerçekleşmiştir," derler |
/content/ayah/audio/hudhaify/017108.mp3
|
وَيَقُولُونَ سُبْحَانَ رَبِّنَا إِن كَانَ وَعْدُ رَبِّنَا لَمَفْعُولاً |
109 |
Ağlayarak yüz üstü kapanırlar; çünkü o (ayetler) onların saygısını arttırır. |
/content/ayah/audio/hudhaify/017109.mp3
|
وَيَخِرُّونَ لِلأَذْقَانِ يَبْكُونَ وَيَزِيدُهُمْ خُشُوعًا |
110 |
De ki: "İster ALLAH diye çağırın, ister Rahman diye çağırın. Hangisiyle çağırırsanız, tüm güzel isimler O'nundur. " Namazında ne ilan et, ne de gizle; ikisinin arasında bir yol tut. |
/content/ayah/audio/hudhaify/017110.mp3
|
قُلِ ادْعُواْ اللّهَ أَوِ ادْعُواْ الرَّحْمَـنَ أَيًّا مَّا تَدْعُواْ فَلَهُ الأَسْمَاء الْحُسْنَى وَلاَ تَجْهَرْ بِصَلاَتِكَ وَلاَ تُخَافِتْ بِهَا وَابْتَغِ بَيْنَ ذَلِكَ سَبِيلاً |
111 |
Ve de ki: "Övgü, ALLAH'adır. O çocuk edinmemiştir, yönetimde ortağı ve zayıflıktan ötürü de bir yardımcısı yoktur." O'nu alabildiğine Yücelt. |
/content/ayah/audio/hudhaify/017111.mp3
|
وَقُلِ الْحَمْدُ لِلّهِ الَّذِي لَمْ يَتَّخِذْ وَلَدًا وَلَم يَكُن لَّهُ شَرِيكٌ فِي الْمُلْكِ وَلَمْ يَكُن لَّهُ وَلِيٌّ مِّنَ الذُّلَّ وَكَبِّرْهُ تَكْبِيرًا |