An-Nazi'at

Change Language
Change Surah
Change Recitation

Turkish: Diyanet Vakfi

Play All
# Translation Ayah
1 Söküp çıkaranlara, andolsun; وَالنَّازِعَاتِ غَرْقًا
2 Yavaşça çekenlere, وَالنَّاشِطَاتِ نَشْطًا
3 Yüzdükçe yüzenlere, وَالسَّابِحَاتِ سَبْحًا
4 Yarıştıkça yarışanlara, فَالسَّابِقَاتِ سَبْقًا
5 Derken iş düzenleyenlere. فَالْمُدَبِّرَاتِ أَمْرًا
6 Birinci üflemenin (kainatı) sarstığı, يَوْمَ تَرْجُفُ الرَّاجِفَةُ
7 Onu ikinci üflemenin takip ettiği gün, تَتْبَعُهَا الرَّادِفَةُ
8 İşte o gün yürekler kaygıdan oynar, قُلُوبٌ يَوْمَئِذٍ وَاجِفَةٌ
9 Gözler yorgun düşer. أَبْصَارُهَا خَاشِعَةٌ
10 Diyorlar ki, "Öldükten sonra biz, (dünyadaki) ilk halimize mi döndürüleceğiz, يَقُولُونَ أَئِنَّا لَمَرْدُودُونَ فِي الْحَافِرَةِ
11 (Hem de) çürümüş kemikler olduktan sonra ha?" أَئِذَا كُنَّا عِظَامًا نَّخِرَةً
12 "O zaman bu, ziyanlı bir dönüş olur" dediler. قَالُوا تِلْكَ إِذًا كَرَّةٌ خَاسِرَةٌ
13 Bu dönüş, sadece bir seslenmeye bakar. فَإِنَّمَا هِيَ زَجْرَةٌ وَاحِدَةٌ
14 Birdenbire kendilerini mahşerde buluverirler. فَإِذَا هُم بِالسَّاهِرَةِ
15 (Habibim!) Sana Musa'nın haberi geldi mi? هَلْ أتَاكَ حَدِيثُ مُوسَى
16 Kutsal vadi Tuva'da Rabbi ona şöyle seslenmişti: إِذْ نَادَاهُ رَبُّهُ بِالْوَادِ الْمُقَدَّسِ طُوًى
17 Firavun'a git! Çünkü o çok azdı. اذْهَبْ إِلَى فِرْعَوْنَ إِنَّهُ طَغَى
18 De ki: Nasıl arınmağa gönlün var mı? فَقُلْ هَل لَّكَ إِلَى أَن تَزَكَّى
19 Seni Rabbimin yoluna iletmemi ister misin? Böylece ondan korkarsın. وَأَهْدِيَكَ إِلَى رَبِّكَ فَتَخْشَى
20 Ve ona en büyük mucizeyi gösterdi. فَأَرَاهُ الْآيَةَ الْكُبْرَى
21 (O ise) hemen yalanladı ve isyan etti. فَكَذَّبَ وَعَصَى
22 Sonra (inkar için) olanca çabasını göstererek sırtını döndü. ثُمَّ أَدْبَرَ يَسْعَى
23 Derhal (adamlarını) topladı ve (onlara) bağırdı: فَحَشَرَ فَنَادَى
24 Ben, sizin en yüce Rabbinizim! dedi. فَقَالَ أَنَا رَبُّكُمُ الْأَعْلَى
25 Allah onu, (herkese ibret olarak) dünya ve ahiret azabıyla cezalandırdı. فَأَخَذَهُ اللَّهُ نَكَالَ الْآخِرَةِ وَالْأُولَى
26 Elbette bunda, korkan kimseler için büyük bir ibret vardır. إِنَّ فِي ذَلِكَ لَعِبْرَةً لِّمَن يَخْشَى
27 Sizi yaratmak mı daha güç, yoksa gökyüzünü yaratmak mı, ki onu Allah bina etti, أَأَنتُمْ أَشَدُّ خَلْقًا أَمِ السَّمَاء بَنَاهَا
28 Onu yükseltti, düzene koydu, رَفَعَ سَمْكَهَا فَسَوَّاهَا
29 Gecesini kararttı, gündüzünü ağarttı. وَأَغْطَشَ لَيْلَهَا وَأَخْرَجَ ضُحَاهَا
30 Ondan sonra da yerküreyi döşedi, وَالْأَرْضَ بَعْدَ ذَلِكَ دَحَاهَا
31 Yerden suyunu ve otlağını çıkardı, أَخْرَجَ مِنْهَا مَاءهَا وَمَرْعَاهَا
32 Dağları sağlam bir şekilde yerleştirdi. وَالْجِبَالَ أَرْسَاهَا
33 Kendiniz ve hayvanlarınız için bir faydalanma olmak üzere. مَتَاعًا لَّكُمْ وَلِأَنْعَامِكُمْ
34 Her şeyi alt üst eden o büyük felaket geldiği vakit, فَإِذَا جَاءتِ الطَّامَّةُ الْكُبْرَى
35 İnsanın yapıp ettiklerini hatırlayacağı gün, يَوْمَ يَتَذَكَّرُ الْإِنسَانُ مَا سَعَى
36 Ve görene cehennem açık bir şekilde gösterilmiştir. وَبُرِّزَتِ الْجَحِيمُ لِمَن يَرَى
37 Artık kim azmışsa, فَأَمَّا مَن طَغَى
38 Ve dünya hayatını ahirete tercih etmişse, وَآثَرَ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا
39 Şüphesiz cehennem(onun için) tek barınaktır. فَإِنَّ الْجَحِيمَ هِيَ الْمَأْوَى
40 Rabbinin makamından korkan ve nefsini kötü arzulardan uzaklaştırmış kimse için, وَأَمَّا مَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّهِ وَنَهَى النَّفْسَ عَنِ الْهَوَى
41 Şüphesiz cennet(onun) yegane barınağıdır. فَإِنَّ الْجَنَّةَ هِيَ الْمَأْوَى
42 Sana kıyameti sorarlar: Gelip çatması ne zamandır? (derler.) يَسْأَلُونَكَ عَنِ السَّاعَةِ أَيَّانَ مُرْسَاهَا
43 Sen onu nereden bilip bildireceksin! فِيمَ أَنتَ مِن ذِكْرَاهَا
44 Onun nihai ilmi yalnız Rabbine aittir. إِلَى رَبِّكَ مُنتَهَاهَا
45 Sen ancak ondan korkanları uyarırsın. إِنَّمَا أَنتَ مُنذِرُ مَن يَخْشَاهَا
46 Kıyamet gününü gördüklerinde (dünyada) sadece bir akşam vakti ya da kuşluk zamanı kadar kaldıklarını sanırlar. كَأَنَّهُمْ يَوْمَ يَرَوْنَهَا لَمْ يَلْبَثُوا إِلَّا عَشِيَّةً أَوْ ضُحَاهَا
;