| 1 |
Andolsun, ardı ardınca, iyilikle gönderilenlere. |
/content/ayah/audio/hudhaify/077001.mp3
|
وَالْمُرْسَلَاتِ عُرْفًا |
| 2 |
Şiddetle esip yelenlere. |
/content/ayah/audio/hudhaify/077002.mp3
|
فَالْعَاصِفَاتِ عَصْفًا |
| 3 |
Bulutları yayıp sürenlere. |
/content/ayah/audio/hudhaify/077003.mp3
|
وَالنَّاشِرَاتِ نَشْرًا |
| 4 |
Gerçekle aslı olmayanı ayırt edenlere. |
/content/ayah/audio/hudhaify/077004.mp3
|
فَالْفَارِقَاتِ فَرْقًا |
| 5 |
Öğütleri telkin edenlere. |
/content/ayah/audio/hudhaify/077005.mp3
|
فَالْمُلْقِيَاتِ ذِكْرًا |
| 6 |
Özürle suçu yok etmek hususunda olsun, yahut korkutma hususuna ait bulunsun. |
/content/ayah/audio/hudhaify/077006.mp3
|
عُذْرًا أَوْ نُذْرًا |
| 7 |
Şüphe yok ki size vaat edilen, mutlaka olacak. |
/content/ayah/audio/hudhaify/077007.mp3
|
إِنَّمَا تُوعَدُونَ لَوَاقِعٌ |
| 8 |
Yıldızların ışıkları sönünce. |
/content/ayah/audio/hudhaify/077008.mp3
|
فَإِذَا النُّجُومُ طُمِسَتْ |
| 9 |
Ve gök yarılınca. |
/content/ayah/audio/hudhaify/077009.mp3
|
وَإِذَا السَّمَاء فُرِجَتْ |
| 10 |
Ve dağlar, yerlerinden kopup dümdüz olunca. |
/content/ayah/audio/hudhaify/077010.mp3
|
وَإِذَا الْجِبَالُ نُسِفَتْ |
| 11 |
Ve peygamberler toplanınca. |
/content/ayah/audio/hudhaify/077011.mp3
|
وَإِذَا الرُّسُلُ أُقِّتَتْ |
| 12 |
Hangi gün için geciktirildi bunlar? |
/content/ayah/audio/hudhaify/077012.mp3
|
لِأَيِّ يَوْمٍ أُجِّلَتْ |
| 13 |
Ayırma günü için. |
/content/ayah/audio/hudhaify/077013.mp3
|
لِيَوْمِ الْفَصْلِ |
| 14 |
Ve nedir, bilir misin ayırma günü? |
/content/ayah/audio/hudhaify/077014.mp3
|
وَمَا أَدْرَاكَ مَا يَوْمُ الْفَصْلِ |
| 15 |
Vay hallerine o gün yalanlayanların. |
/content/ayah/audio/hudhaify/077015.mp3
|
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ |
| 16 |
Önce gelenleri helak etmedik mi? |
/content/ayah/audio/hudhaify/077016.mp3
|
أَلَمْ نُهْلِكِ الْأَوَّلِينَ |
| 17 |
Sonra da son gelenleri tutar, katarız onlara. |
/content/ayah/audio/hudhaify/077017.mp3
|
ثُمَّ نُتْبِعُهُمُ الْآخِرِينَ |
| 18 |
Böyle yaparız günahkarlara. |
/content/ayah/audio/hudhaify/077018.mp3
|
كَذَلِكَ نَفْعَلُ بِالْمُجْرِمِينَ |
| 19 |
Vay hallerine o gün yalanlayanların. |
/content/ayah/audio/hudhaify/077019.mp3
|
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ |
| 20 |
Sizi, bayağı ve azıcık bir sudan yaratmadık mı? |
/content/ayah/audio/hudhaify/077020.mp3
|
أَلَمْ نَخْلُقكُّم مِّن مَّاء مَّهِينٍ |
| 21 |
Derken onu, karar edilecek kuvvetli bir yerde tutmadık mı? |
/content/ayah/audio/hudhaify/077021.mp3
|
فَجَعَلْنَاهُ فِي قَرَارٍ مَّكِينٍ |
| 22 |
Bilinen bir müddete dek. |
/content/ayah/audio/hudhaify/077022.mp3
|
إِلَى قَدَرٍ مَّعْلُومٍ |
| 23 |
Derken taktir ettik yaratılışını, ne güzel de takdir ederiz biz. |
/content/ayah/audio/hudhaify/077023.mp3
|
فَقَدَرْنَا فَنِعْمَ الْقَادِرُونَ |
| 24 |
Vay hallerine o gün yalanlayanların. |
/content/ayah/audio/hudhaify/077024.mp3
|
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ |
| 25 |
Yeryüzünü, bir toplantı yeri olarak halk etmedik mi? |
/content/ayah/audio/hudhaify/077025.mp3
|
أَلَمْ نَجْعَلِ الْأَرْضَ كِفَاتًا |
| 26 |
Dirilere ve ölülere. |
/content/ayah/audio/hudhaify/077026.mp3
|
أَحْيَاء وَأَمْوَاتًا |
| 27 |
Ve orada, sabit ve metin dağlar yarattık ve sizi, tatlı suyla suvardık. |
/content/ayah/audio/hudhaify/077027.mp3
|
وَجَعَلْنَا فِيهَا رَوَاسِيَ شَامِخَاتٍ وَأَسْقَيْنَاكُم مَّاء فُرَاتًا |
| 28 |
Vay hallerine o gün yalanlayanların. |
/content/ayah/audio/hudhaify/077028.mp3
|
وَيْلٌ يوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ |
| 29 |
Haydi yürüyün yalanladığınıza doğru. |
/content/ayah/audio/hudhaify/077029.mp3
|
انطَلِقُوا إِلَى مَا كُنتُم بِهِ تُكَذِّبُونَ |
| 30 |
Yürüyün üç kola ayrılmış gölgeye doğru. |
/content/ayah/audio/hudhaify/077030.mp3
|
انطَلِقُوا إِلَى ظِلٍّ ذِي ثَلَاثِ شُعَبٍ |
| 31 |
Ne gölgelendirir sizi o, ne alevden korur. |
/content/ayah/audio/hudhaify/077031.mp3
|
لَا ظَلِيلٍ وَلَا يُغْنِي مِنَ اللَّهَبِ |
| 32 |
O, köşk gibi kıvılcımlar fırlatır. |
/content/ayah/audio/hudhaify/077032.mp3
|
إِنَّهَا تَرْمِي بِشَرَرٍ كَالْقَصْرِ |
| 33 |
Sanki o kıvılcımlar, birer sarı erkek devedir. |
/content/ayah/audio/hudhaify/077033.mp3
|
كَأَنَّهُ جِمَالَتٌ صُفْرٌ |
| 34 |
Vay hallerine o gün yalanlayanların. |
/content/ayah/audio/hudhaify/077034.mp3
|
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ |
| 35 |
Bu, bir gündür ki söz söyleyemezler. |
/content/ayah/audio/hudhaify/077035.mp3
|
هَذَا يَوْمُ لَا يَنطِقُونَ |
| 36 |
Onlara izin de verilmez, özür getiremezler. |
/content/ayah/audio/hudhaify/077036.mp3
|
وَلَا يُؤْذَنُ لَهُمْ فَيَعْتَذِرُونَ |
| 37 |
Vay hallerine o gün yalanlayanların. |
/content/ayah/audio/hudhaify/077037.mp3
|
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ |
| 38 |
Budur ayırma günü, sizi de toplarız, öncekileri de. |
/content/ayah/audio/hudhaify/077038.mp3
|
هَذَا يَوْمُ الْفَصْلِ جَمَعْنَاكُمْ وَالْأَوَّلِينَ |
| 39 |
Artık bir düzeniniz varsa düzüp koşun. |
/content/ayah/audio/hudhaify/077039.mp3
|
فَإِن كَانَ لَكُمْ كَيْدٌ فَكِيدُونِ |
| 40 |
Vay hallerine o gün yalanlayanların. |
/content/ayah/audio/hudhaify/077040.mp3
|
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ |
| 41 |
Şüphe yok ki çekinenler, gölgeliklerdedir ve pınar başlarında, |
/content/ayah/audio/hudhaify/077041.mp3
|
إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي ظِلَالٍ وَعُيُونٍ |
| 42 |
arzuladıkları meyveleri bulurlar. |
/content/ayah/audio/hudhaify/077042.mp3
|
وَفَوَاكِهَ مِمَّا يَشْتَهُونَ |
| 43 |
Yiyin ve için, afiyetler olsun yaptıklarınıza karşılık. |
/content/ayah/audio/hudhaify/077043.mp3
|
كُلُوا وَاشْرَبُوا هَنِيئًا بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ |
| 44 |
Şüphe yok ki böyle mükafatlandırırız iyilik edenleri. |
/content/ayah/audio/hudhaify/077044.mp3
|
إِنَّا كَذَلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنينَ |
| 45 |
Vay hallerine o gün yalanlayanların. |
/content/ayah/audio/hudhaify/077045.mp3
|
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ |
| 46 |
Yiyin ve geçinin az bir müddet, şüphe yok ki suçlularsınız siz. |
/content/ayah/audio/hudhaify/077046.mp3
|
كُلُوا وَتَمَتَّعُوا قَلِيلًا إِنَّكُم مُّجْرِمُونَ |
| 47 |
Vay hallerine o gün yalanlayanların. |
/content/ayah/audio/hudhaify/077047.mp3
|
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ |
| 48 |
Rüku edin denince onlara, rüku etmezler. |
/content/ayah/audio/hudhaify/077048.mp3
|
وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ ارْكَعُوا لَا يَرْكَعُونَ |
| 49 |
Vay hallerine o gün yalanlayanların. |
/content/ayah/audio/hudhaify/077049.mp3
|
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ |
| 50 |
Bundan sonra artık hangi söze inanırlar ki? |
/content/ayah/audio/hudhaify/077050.mp3
|
فَبِأَيِّ حَدِيثٍ بَعْدَهُ يُؤْمِنُونَ |